Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Diyarbakır’da bulunan Genel Merkez bürosunda kadın gündemine ilişkin haftalık olağan basın toplantısı düzenledi.

‘KADIN DÜŞMANI AKP’

AKP iktidarının 2020 yılının sonunda ortaya çıkardığı tabloyla ülkeyi yönetemediğini ve hayata geçirdiği politikaların 18 yıllık yönetememe hali olduğunu ifade eden Başaran, ortaya çıkan krizin faturasının ise topluma, halka, emekçilere, yoksullara çıkartıldığını aktardı. AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana tamamen kadın düşmanı bir politika yürüttüğünü vurgulayan Başaran, “2020 yılında maalesef yine iktidarın savaş politikalarının ayyuka çıktığı, savaş politikalarının faturasının da halka, kadınlara, yoksullara, emekçilere çıkarıldığı bir yıl olarak arşivimizde bıraktık. Kadınlar açısından 2020, bir taraftan kadınların yaşamlarına saldırıların gerçekleştiği, pandeminin ortaya çıkmasıyla beraber ‘Evde kalın’ çağrılarının aslında kadınlara ‘ölümle yüz yüze kalın, aç kalın, şiddetle yüz yüze kalın’ siyasetine dönüştüğünün göstergesi olarak karşımızda duruyor” diye konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Yürütülen politikalar sonucu son bir yıl içerisinde yüzlerce kadının yaşamını yitirdiğini hatırlatan Başaran, iktidarın kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı mekanizmalar kurup, önlemler alacağına çıkardığı infaz yasasıyla kadın ve çocuğa yönelik suç işleyen failleri dışarıya saldığını söyledi. Başaran, kadın katliamlarının önüne geçilmesi için sıkça dile getirilen İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmaya açılarak yürürlüğe konulmadığını ifade etti.

2020 YILI

Yine iktidarın kayyım politikaları sonucu kadın iradesinin hedef alındığına işaret eden Başaran, kayyım politikalarının kadın düşmanı politika olduğunu dile getirdi. Başaran, kayyımların icraatlarını ise şu şekilde sıraladı: “Kayyım politikalarıyla 2020 yılında kadın kurumları kapatıldı, kadına yönelik politikalar üreten birimlerin başına erkekler atandı ve kayyım bir kadın düşmanı siyaset olarak yerini 2020’de de aldı. Kadın kurumlarına saldırılar gerçekleşti. TJA ve Rosa Kadın Derneği’ne defalarca saldırılar gerçekleştirilerek kadınlar gözaltına alındı, tutuklandı. En son, yılın sonuna doğru yıllarca kadın özgürlüğü için, Kürt halkının geleceği için mücadele eden, bunun için ömrünü vermiş, cezaevinde kalmış, ölümü göze alıp bedenini açlık grevine yatırmış Leyla Güven arkadaşımıza 22 yıl 3 ay ceza verilerek rehin alındı. Sadece bu saldırılarla geçmedi. Kadınlar olarak sokaklarda, meydanlarda, alanlarda, Meclis’te, evde, basında, yaşamın her alanında mücadele ettik. 2020, kazanımlarımızı sahiplendiğimiz, kazanımlarımızı korumak için, gözaltını, tutuklamayı saldırıyı göze aldığımız ve alternatifler için ses yükselttiğimiz bir yıl oldu.”

436 KADIN KATLEDİLDİ

2020’nin sonuna gelirken şiddet tablosunun daha da ağırlaştığına dikkat çeken Başaran, “İktidar bu verileri açıklamak konusunda çok ketum davranıyor. Çünkü iktidar, sanki kadına yönelik şiddet meselesi, kadın cinayetleri tek, münferit olaylarmış gibi lanse ediyor ve bu verileri açıklamak yerine, bu verileri açıklayan kadın kurumlarını hedef alıyor. Ancak kadın kurumlarının açıkladığı verilere göre, 2020 yılı Aralık ayı eklenmemiş haliyle en az 275 kadın hayatını kaybetti, 161 kadın şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Biz Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın görüşünün aksine, şüpheli ölümlerin aslında cinayet olduğunu biliyoruz. 84 kadın tecavüze uğramış, 115 taciz suçu işlenmiş, 257 çocuk ise istismara uğramış. Bu aslında basına yansıyan, kadın kurumlarının ulaşabildiği veriler” dedi.

KADINLAR İSYANDA

29 Aralık günü Selda Taş, Aylin Sözer, Vesile Dönmez ve Betül Tuğluk adında 4 kadının yaşamını yitirmesiyle yılın son gününde adeta kadın kırımının yaşandığına işaret eden Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu cinayetler ortaya çıkmış, neredeyse kadın kırımına dönmüş bu tablo karşımızda dururken, siyasi partiler ama en fazla iktidar partisi üzüntülerini ve taziyelerini iletmekle meşguller. İktidarlar üzülmez. İktidar çözüm üretir. İktidar sorumluluğunu görür ve bunun karşısında bir tavır sergiler. Ama iktidar sözcülerinden Cumhurbaşkanı’na kadar her alanda çıkıp üzüntülerini ifade edip geçiştirmeye çalıştılar. Kadınlar isyanda. Kadınlar bunun karşısında sorumluların yargılanmasını istiyor.

Daha kadınlar defnedilmeden basın üzerinden katledilen kadınlar hedef gösteriliyor. Katledilen kadınlar suçlu olarak lanse ediliyor. Kadınlar öldükten sonra bile ölmeyi hak etmediklerini ispatlamak zorunda bırakılıyor. ‘Hak ettiler’ mi tartışmaları yapılıyor. En son örnek Aylin Sözer. Kendisini katledenin eski sevgilisi olduğuna dair basın üzerinden bir yalan propaganda işlettiler. Çünkü eski sevgili olunca iktidar buna ‘aşk cinayeti’ diyecekti. Buna ‘sevgi öldürdü’ diyecekti, ‘töre cinayeti’ diyecekti. Çünkü toplumda bu tanımlarla kadın cinayetleri meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bunun bir ayağı da medya. Kadına yönelik cinayet vakalarında hangi gazeteyi açarsanız açın benzer bir tablo var. Katledilen, darp edilen, tecavüze uğrayan, taciz edilen kadın; ama yaşamı sorgulanan kadın. Hak edip etmediği sorgulanan kadın. Gece neden o saatte dışarı çıktığı sorulan, o eteği neden giydiği sorgulanan kadın. Çünkü iktidarın yürüttüğü politikalara göre her kadın cinayeti kadın cinayeti değildir. İktidara göre bazı kadınlar hak eder! Çünkü iktidarın erkek yargısı erkeklerin bu savunması ile indirimler yapıyor. Bu savunmalar sonucunda infaz yasaları ile dışarı salınıyor. İyi hal indirimleri yapılıyor. Medya, erkekler ve iktidar el ele kadına yönelik şiddet politikaları geliştirmek için ellerinden gelen bütün çabayı sarf ediyor.

EYLEM PLANI

Buradan bütün kadınlara seslenmek istiyoruz. Bu medya kuruluşları ile ilgili olarak RTÜK’e başvurun. RTÜK biliyoruz ki muhalefete yönelik hızlı davranmayacak, bunlarla ilgili işlem yapmayacak, herhangi bir cezaya hükmetmeyecek. RTÜK ile ilgili de suç duyurusunda bulunun. Bu suç duyurusunu takip edin, HSK’ye başvurun. Bütün hukuki yolları hep beraber deneyelim. Sadece hukuki mücadele değil, meşru mücadelemizi de yürütelim. Bizi sokaklardan evlere itmeye çalışıyorlar, sokakları terk etmeyelim. Ele ele tutuşmaktan, yalnız yürümemekten vazgeçmeyelim. Kadınlara defalarca seslendik. Kadınlara bir daha seslenelim. Siyasi görüşünüz ne olursa olsun gelin hep beraber bir acil eylem planı biz hazırlayalım. İktidarın insafına bırakmayalım. Gerçekten çözmek istiyorsak çözüm yöntemlerimiz, deneyim ve yeterliliğimiz de var.

Çok az günleri kalan iktidara çağrı yapıyoruz. Acil olarak Meclis’i toplayın, kadınlara özeleştiri minvaline açın Meclis’i. Bir günde 4 kadın katlediliyorsa daha ne kadar bekleyeceğiz? Kaç kadının ölmesi lazım? Bütün siyasi partilere sesleniyorum. Hep beraber acil olarak Meclis’i toplayalım. Kadınlar için acil eylem planı hazırlayalım. Biz artık bir kadının daha yaşamını yitirmesini kabul etmiyoruz. İktidarın bu cinsiyetçi, militarist politikalarına karşı sesimizi yükseltmemiz gerekiyor.

BU YAŞAM KADERİMİZ DEĞİL

HDP olarak yerel yönetimlerde birçok yönetim denedik ve başarılı olduk. Kadın müdürlükleri kurarak, bütçeyi toplumsal cinsiyete duyarlı hale getirerek, kadınların bütün yaşamda varlığını sağlayarak, eşbaşkanlık ile erkeklerin iktidarını sarsarak başarılı olduk. İktidar bir tercih yapıyor. Önleyemediğinden değil, önleyebilir. Politik bir tercih olarak iktidar bu cinayetleri, tacizleri, tecavüzleri önlemiyor ama bizim de tercihlerimiz var. Tercihte bulunma şansımız var. Bu yaşam kaderimiz değil. Doğal olanı, olması gerekeni biz kadınlar inşa edebiliriz. Yaptık, birileri görmüyor olabilir. Türkiye’de çok güçlü bir kadın hareketi var. Bu nedenle iktidar bütün saldırılarına rağmen başarılı olamıyor. Başarılı olamadığı için daha fazla saldırıyor. İktidarın bu saldırıları başarısızlığının göstergesi.

KADIN BAKANLIĞI

Tükenmişlikleri dün Ankara’da ortaya çıktı. Kadına yönelik şiddete ses çıkaran kadınlar, İçişleri Bakanı’nın emri ile darp edilip gözaltına alındı. İçişleri Bakanı’nın bize çözüm getireceği yok. Muhalefete parmak sallayan herkesi terörize eden, partimize hamaset ve düşmanlık besleyen bir İçişleri Bakanı kadın cinayetlerini çözemez. Biz çözeceğiz kadınlar olarak. Az bir süreleri kaldı. İlk seçimde, bu seçim çok uzak da değil gidecekler. Bu İçişleri Bakanı’nın yerine kadın bakış açısına sahip bir kadını biz hep beraber getirip çözeceğiz bu meseleyi. Adaleti savunmak yerine, erkek adaletini savunan erkekleri koruyup kollama bakanlığı yerine kadın bakış açısına sahip, kadın mücadelesinden gelen, kadınlar için kadın adaletini sağlayacak bir adalet bakanını getireceğiz. Aileyi kutsama bakanlığı yerine kadın bakanlığı kurarak biz gerçekleştireceğiz. Kadın Bakanlığı kuracağız. Kadın Bakanlığı’na bağlı kadına yönelik şiddet birimi oluşturacak bunun karşısında biz duracağız, biz başaracağız.

2021’DE ALANLARDA OLACAĞIZ

2021’in kadınların bu saldırılara karşı kadın özgürlükçü sistemi kuracağı bir yıl olması için ortak çalışalım. Biz gereken adımları atacağız. HDP Kadın Meclisi olarak kadına yönelik şiddet, cinayetler ve iktidarın saldırılarına karşı kadın mücadelesi öncelikli gündemimizde olacak. 2021 yılında da yaptığımız çağrı çerçevesinde bütün kadın kurumlarına ve partilere giderek nasıl kurtarabilirizin çalışmasını yapacağız. 2021 yılında alanlarda, meydanlarda, Meclis’te olacağız. Erkek egemen siyasete biz diz çöktüreceğiz. 2021 yılı kadınların yine her gün cinayetleri saydığı bir yıl olmayacak. 2021 yılı kadınların yası ile öfkesini bir arada tuttuğu bir yıl olmayacak. Biz kadınlar hep beraber başaracağız. Deneyimimiz, yeterliliğimiz var. Bu duygularla bütün kadınların 2021 yılını bir kez daha kutlamak istiyorum.

MÜCADELE SÖZÜ

Son olarak 5 Ocak Seve, Pakize, Fatma’nın Silopi’de katledilmelerinin yıl dönümü. Silopi’de katledilen 3 kadın ve Fransa’da katledilen 3 kadını da saygıyla anıyoruz. İktidarın içeride kadına yönelik şiddeti beslediği, dışarıda da MİT ve çeteler eliyle kadına yönelik şiddeti beslediği bu politikalara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Anılarının önünde saygıyla eğiliyorum.” (MEZOPOTAMYA AJANSI)