CHP de şerh düştü: İnfaz düzenlemesi Anayasa’ya aykırı

CHP de şerh düştü: İnfaz düzenlemesi Anayasa’ya aykırı
Yayınlama: 06.04.2020

İnfaz düzenlemesinin af kapsamında olduğunu belirterek, şerh düşen CHP, TMK kapsamındaki bütün suçların kapsam dışında bırakılmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu, indirim ve affın öncelikle siyasal suçlara tanınması gerektiğinin altını çizdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), infaz düzenlemesinde değişiklik öngören ve Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne muhalefet şerhi düştü. CHP, düzenlemenin hukuki açıdan tartışmalı istisnalar konularak çok sayıda hükümlünün tahliyesini planladığını ve af niteliği taşıdığı görüşünü paylaştı. Düzenlemenin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu vurgulanan şerhte, “Cezaevlerinin doluluğunu gerekçe göstererek yola çıkılan ve ‘eşitlik ilkesi’ni yok edercesine gerçekleştirilecek bir düzenlemenin, hukuki açıdan sorunlu olmasının yanı sıra toplumsal açıdan da ciddi sorunlar doğuracağı kesindir” ifadelerine yer verildi.

KORTİZON ETKİSİ

Cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve suç oranındaki artışların önüne geçilmesi gibi beklentilerin toplumda yaygın olduğuna dikkat çekilen şerhte, koronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerine ilişkin kaygının daha arttığı belirtildi. Aftan ziyade sistemsel işleyişteki temel sorunların çözümüne odaklanılması gerektiği vurgulanan şerhte, “Bu dönemlerde af düzenlemelerine bir çözüm olarak sarılar ancak affın, vücuda verilmiş bir kortizon olduğu unutulmamalıdır. Nasıl ki tedavisi amaçlanan hastalığa ilişkin sonuçlar doğurması beklenirse, yan etkiler de ortaya çıkmaktadır” denildi.

Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı, yargıya güvenin yüzde 20’nin altında olduğuna işaret edilen şerhte, talimatla tutuklamaların yapıldığı görüşü yer aldı. Muhalif gazetecilerin ve sosyal medyada siyasi eleştiri sunanların tutuklandığına dikkat çekilen şerhte, teklifin birçok yönden Anayasa’ya aykırı olduğu kaydedildi. Şerhte, bu aykırılıkların başında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamındaki bütün suçların kapsam dışı bırakılması ve tutuklu ve hükümlüler arasında kesin bir ayrım yapılması olduğu ifade edildi. Şerhte, “Mahpuslar lehine yapılan bir infaz düzenlemesinin ilk ve öncelikli muhatabı tutuklular olmalı; özellikle suçüstü hali olmayan adi suçlular başta gelmek üzere, bütün tutukluların tahliyesi öngörülmeli idi” denildi.

‘ÖNCELİK SİYASAL SUÇLARA TANINMALI’

Teklifte “siyasal suçlular” ile “gerçek suçlar” bakımından da Anayasa’ya aykırılığın söz konusu olduğunun altı çizilen şerhte, devamla şu ifadelere yer verildi: “Hırsızlık, dolandırıcılık, insan yaralama ve öldürme vb. suçlar, toplum üyelerinin malına ve canına ya da çevresel suçlarda olduğu gibi ortak yaşam mekânına zarar vermeye yönelik olduğundan bütün hukuk sistemlerince suç sayılır. Buna karşılık siyasal suçların muhatabı, ilke olarak yöneticiler olup, bu suçların yelpazesi, siyasal rejimlerin demokratik olma derecesini de ortaya koyar. Şu halde, siyasal suçlar, ilgili devlette yürürlükte olan siyasal rejim veya sisteme bağlı olarak değişen suçlardır. Bu nedenle, ‘düşünce suçları’, siyasal niteliklidir. Bu nedenle, indirim ve afta öncelik siyasal suçlara tanınmalı; zaten demokratik hukuk devletinde, şiddet çağrısı içermedikçe ve ırkçı söyleme dönüşmedikçe düşünce suçuna yer yoktur. AKP önerisi, siyasal suçlular ve adi suçlular ayrımını derinleştirmektedir.”

‘ŞİDDETE BULAŞMAYAN SUÇLAR’

Şerhte, “şiddete bulaşmayan suçlar” ile ilgili görüş de yer aldı. Teklifte, siyasi tutukluların kapsam dışında tutulmasının da Anayasa aykırı olduğu ifade edilen şerhte, AKP’nin muhaliflere “terörist” nitelemesi yaptığı ve “terör” kavramının belirsizliğine işaret edildi. CHP şerhinde şu öneride bulunuldu: “‘Terör’ suçlarında asıl ölçüt, şiddet öğesi olmalı; şiddet kullanmayan ve şiddete bulaşmayan söz, yazı, slogan ve eylemler, şiddet ve silah kullanımından ayrı tutulmalıdır. Genel olarak, mevzuatın terör suçlarının kapsamının fazla geniş ve belirsiz tutulmuş olması nedeniyle, suç ölçütlerini belirginleştirmek ve hukukileştirmek için 2013, 2015 ve 2019’da TMK’de iyileştirmeler yapıldı. Buna rağmen, uygulamanın yasal sınırları zorlaması ve aşması, bu alanın istisna kategorisinde tutulmayıp, düzenleme kapsamına alınmasını gerekli kılmaktadır.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.