Tüm dünyaya korku salan DAİŞ’in sonunu getiren Kobanê direnişi, aradan geçen 8 yılda sayısız makaleye, habere, onlarca belgesele, öyküye, kitaba ve filme konu oldu. 

Ebu Musab ez-Zerkavi tarafından 1999 yılında Afganistan-Irak’ta “Cemaat et-Tevhid vel-Cihat” adıyla kurulan, 2004 yılında “Tanzim Kaidat el-Cihat fil-Bilad el- Rafadeyn”, 2006 yılında “Irak İslam Devleti” ve 2013’te ise “Irak-Şam İslam Devleti” adını alan DAİŞ, El-Kaide’ye bağlı bir örgüt olarak ABD’nin 2003 yılında Irak işgali ile güçlendi. Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşla birlikte etkinliğini arttıran DAİŞ, gerçekleştirdiği katliamlar ile son dönemde adını duyuran, ön plana çıkan örgütlerden biri oldu. Bütün dünyaya korku salan, Suriye topraklarının önemli bir bölümünü kontrolü altına almasından örgütün lideri Ebubekir El Bağdadi’nin öldürülmesine uzanan süreçte, DAİŞ için sonun başlangıcı ise Kobanê’ye yönelik giriştiği 2014 yılındaki saldırı oldu. 

DAİŞ’İN ŞENGAL’E SALDIRISI 

Bütün insanlık için bir tehdit olan DAİŞ’in lideri ve El Kaide’nin Irak kolunun lideri Ebu Bekir el-Bağdadi, 2013 yılında Suriye’deki Nusra Cephesi’yle birleştiklerini duyurdu. 2014 yılının Ocak ayında Irak’ın Felluce kentini ele geçiren DAİŞ, Suriye’de ise “halifeliğin başkenti” olarak adlandırdığı Rakka’ya girdi. Rakka’yı işgal ettikten sonra 8 Haziran 2014’de Irak’ta Musul’a saldırıp bir günde ele geçiren DAİŞ, ardından 3 Ağustos 2014’te Şengal’e saldırdı. Êzîdîlerin “73’üncü Ferman” olarak adlandırdığı saldırılar ile Şengal’i işgal eden DAİŞ, Êzidîleri katliamdan geçirdi, binlerce kadını kaçırıp kurduğu köle pazarlarında sattı. Bu işgalin derinleşmesi beklenirken, HPG/YJA Star ve YPG/YPJ güçlerinin direnişi ile on binlerce sivil DAİŞ katliamından korunarak, Şengal Dağı’na geçişi sağlandı. YPG/YPJ savaşçıları tarafından Şengal ile Rojava arasındaki Cezaa yolunun güvenliği alındı ve halkın Şengal Dağı’ndan Rojava’ya geçişi gerçekleştirildi. Sonrasında başlayan Şengal direnişi, DAİŞ’in temizlendiği 13 Kasım 2015 tarihine kadar sürdü. 

TARİHİN EN BÜYÜK DİRENİŞİ

Kuzey ve Doğu Suriye’de Ocak 2014’te Efrîn ve Cizîre ile birlikte rejim güçlerinden alınan Kobanê’de “Demokratik özerklik” ilan edilmişti.  DAİŞ, Şengal saldırısından sonra 15 Eylül 2014’te her iki kantonun arasında yer alan Kobanê’ye de üç koldan saldırı başlattı. Kobanê’ye saldırarak halkların devrimini boğmak isteyen DAİŞ, Kuzey ve Doğu Suriye’nin küçük bir kenti olan kenti kısa bir sürede almayı planlasa da tarihin en büyük direnişlerinden biriyle karşılaştı. Kobanê halkının aylar süren direnişi, insanlığın korkulu rüyası haline dönüşen DAİŞ’in sonunu getirdi. 

DİRENİŞ HER GEÇEN GÜN BÜYÜDÜ

Dönemin Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, 19 Eylül 2014’te saldırılara karşı “Kobanê’siz bir Suruç düşünülemez” diyerek, seferberlik çağrısında bulundu. Bu çağrının ardından farklı ülkelerden gelen enternasyonalist devrimcilerin de aralarında bulunduğu binlerce kişi sınıra akın etti. DAİŞ’in ileri düzey teknolojik silahlarla giriştiği saldırıya karşı sınıra gelenlerden bazıları engellemelere rağmen Kobanê’ye geçerek direnişe katıldı. Kobanê’de direnenler, kentin karşında bulunan Suruç sınırını boydan boya insan zinciriyle kaplayanlar tarafından selamlandı, direniş her geçen gün büyüdü.

ÖCALAN’DAN KOBANÊ ÇAĞRISI

Saldırıların devam ettiği 22 Eylül’de PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Kobanê’nin düşüşü, tüm Kürdistan’ın düşüşü demektir. Herkes bu gerçekliğe göre hareket etmeli” diyerek, tüm Kürtlere birlik olma ve yaşamını savaş durumuna göre örgütleyip, direnişi büyütme çağrısı yaptı. Kobanê’nin, Kürt sorununun çözüm anahtarı olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan’ın bu mesajı sonrası dört parçadaki Kürtler yönünü Kobanê’ye çevirdi. Kürtler, Kobanê şahsında Kürtlük ve Kürdistan’ı sahiplenmek için tek ses oldu. Abdullah Öcalan’ın bu mesajı ile fitilini ateşlediği saldırıya dönük tepki ve öfke, akabinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim’de Antep’te yaptığı bir konuşmada, Kobanê’ye dair sarf ettiği “düştü, düşecek” sözüyle büyüdü. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik giriştiği saldırıların katliam tehdidine dönüştüğü bir dönemde, AKP’li Erdoğan’ın sözleri birçok kentte binlerce kişinin yer aldığı protestolara sahne oldu. 6-8 Ekim 2014’te polis ve askerlerin protestolara yönelik silahlı saldırılarının yanı sıra Hür Dava Partisi üyeleriyle yaşanan çatışmalar sonucu 46 kişi yaşamını yitirdi.

KOBANE DAVASI

AKP, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde tek başına iktidar olmayınca Kobanê olaylarının sorumluluğunu HDP’nin üzerine yıkmaya girişti. HDP eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi hakkında dava açıldı. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı, kamuoyunda “Kobanê Davası” olarak bilinen dava dosyasında sanık olarak yer alan 108 kişi, 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Ayrıca Kobanê Davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianamenin de ana gerekçesi yapıldı.

KARANLIĞA TESLİM OLMADI

Kentte şiddetli çatışmalar yaşanırken, Suruç’ta asker ve polisin tüm saldırılarına rağmen verilen direnişler, adeta Kobanê’ye nefes oldu. Binlerce genç erkek ve kadının toprağa düştüğü Kobanê, kıt imkanlara rağmen karanlığa teslim olmadı. Giderek büyüyen ve sınırları aşan Kobanê direnişi, uluslararası koalisyon güçlerini süren direnişi desteklenmek zorunda bıraktırdı. ABD’nin inisiyatifinde yürütülen Kobanê’ye havadan silah yardımı, AKP’nin yardım koridorunu açmak zorunda bırakılması ve Federe Kürdistan Bölgesi’nin silahlı gücü olan peşmergelerin Kobanê’ye geçişi adımlarıyla birlikte, 134 gün süren direniş sonucunda tüm dünyaya korku salan DAİŞ’e diz çöktürüldü ve kent 26 Ocak 2015’te özgürleştirildi. Bütün dünyanın verilen emsalsiz direnişle tanıdığı ve dayanışma içerisine girdiği Kobanê’de verilen direniş, aradan geçen 8 yılda sayısız makaleye, habere, onlarca belgesele, öyküye, kitaba ve filme konu oldu.

DAİŞ’İN YENİLGİSİ RAHATSIZ ETTİ

Kobanê’nin ardından DAİŞ hakim olduğu diğer kent ve bölgelerde de adım adım yenilgiye uğratıldı. Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD), DAİŞ’in elindeki son toprak parçası olan Baxoz’u özgürleştirmesi ile DAİŞ coğrafi olarak yenilgiye uğratıldı. DAİŞ’in çıkarıldığı yerlerde, halklar “Üçüncü Yol” stratejisiyle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi çatısı altında yeni yaşamı birlikte inşa etmeye başladı. DAİŞ’i yenilgiye uğratan Kürtlerin giderek büyüyen kazanımları, Türkiye’nin rahatsızlığını arttırdı. DAİŞ ve El Nusra gibi yapılar ile hayata geçiremediği planlarını eğitip donattığı ÖSO-SMO denilen paramiliter güçler ve doğrudan kendisi sahaya inerek hayata geçirmeye çalıştı. 

DAİŞ’İ CANLANDIRMA SALDIRILARI

Cerablus, Ezaz ve Bab’ı ele geçiren Türkiye ve desteklediği paramiliter güçler, 20 Ocak 2018’de Efrîn’e saldırdı ve girdikleri kenti tamamen yağmaladı. Yüzlerce sivil kaçırılıp işkence edildi, kaçırılan onlarca sivilin akıbeti ise henüz belirsiz. Efrîn’den bir yıl sonra 9 Ekim 2019’da bu kez Serêkaniye ve Girê Spî kentlerine saldıran Türkiye ve desteklediği paramiliter güçler, bu kentlerde de yüzlerce sivilin ölümüne neden oldu. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de hareketliliğinin artması ile paralel olarak DAİŞ yeniden eylemlere başladı. 20 Ocak’ta Hesekê’de bulunan Sinaa Cezaevi’ne saldırı gerçekleştiren DAİŞ, birçok yerde eylemlerini arttırdı. Bugün DAİŞ’e karşı mücadele, İç Güvenlik Güçleri öncülüğünde, Demokratik Suriye Güçleri (QSD), YPG/YPJ’nin desteğiyle Hol Kampı’nda başlatılan İnsani ve Güvenlik Hamlesi ile devam ediyor. 

MA / Emrullah Acar