Kayıp yakınları, hindi siparişi üzerine 31 Aralık 1995’te gittikleri Silopi emniyetine tek tek giren ve bir daha binadan çıkmayan Emin ve Mehmet Fındık kardeşler ile Ömer Kartal’ın akıbetini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla sürdürdükleri eylemin 647’ncisini online gerçekleştirdi. Eylemde, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 31 Aralık 1995’te hindi götürmek için gittikleri Emniyet Müdürlüğü’nde bir daha kendilerinden haber alınamayan üvey kardeşler Emin ve Mehmet Fındık ile Ömer Kartal’ın akıbeti soruldu. Fındık kardeşler ve Kartal’ın hikayesini, İHD Yönetim Kurulu Üyesi Büşra Eylül Özgültekin anlattı.

‘HİNDİ GETİRİN’ DİYE ÇAĞRILDILAR

Özgültekin, Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Doruklu (Xezayî) köyünde 13 yıl muhtarlık yapan Mehmet Fındık, çevresinde yardımsever olarak bilinen biri olduğunu, Emin Fındık ise sürücü olduğunu ve Irak’a ticari mal taşımacılığı yaparak geçimini sağladığını, Ömer Kartal da, iki kardeşin uzaktan akrabası olduğunu söyledi. Özgültekin, 31 Aralık 1995 tarihinde Saat 13.30’da telefonla aranan muhtar Mehmet Fındık’a “Jandarma Komutanlığı’ndan arıyoruz. Bize yılbaşı için 3 tane hindi getirin” denildiğini ve bunun üzerine Fındık kardeşler ile Kartal’ın, sipariş edilen hindileri alıp kendilerine ait Renault Brodway otomobilleri ile yola koyulduğunu kaydetti.

3 KİŞİ GİRDİKLERİ BİNADAN ÇIKMADI

Silopi’ye ulaştıktan sonra Mehmet Fındık’ın, yanına aldığı 2 hindi ile Jandarma Komutanlığı’na gittiği ve bir süre sonra geri döndüğünü ifade eden Özgültekin, 3 kişinin ardından Emniyet Müdürlüğü önüne gittiğini ifade etti. Özgültekin, “Mehmet, yanındakilere ‘Siz burada bekleyin, ben bırakıp geliyorum’ diyerek yanına aldığı 2 hindi ile emniyet binası girer. Ancak Mehmet Fındık uzun bir süre geçmesine rağmen geri dönmez. Önce Ömer Kartal binaya girerek Mehmet Fındık’ı sorar, ancak o da geri dönmez. Daha sonra girişte bekleyen görevli, dışarda bekleyen Emin Fındık’ı çay içmek üzere binaya davet eder. Emin Fındık da girdiği binandan geri çıkmaz” dedi.

‘KORUCUBAŞI PANİKLE EMNİYETTEN ÇIKTI’

3 kişiden haber alamayan ve aralarında kadınların da yer aldığı yakınlarının, Silopi Emniyet Müdürlüğü önünde toplandığını kaydeden Özgültekin, “Grup, emniyete ait panzerler tarafından engellenir. Görgü tanıkları bu esnada korucubaşı olan Çetin Uçar’ın kardeşi Tahir Uçar ve beraberindeki 2 kişinin panik bir halde emniyet binasından çıkarak yakınlardaki bir dükkana girdiklerine tanık olduklarını belirtirler. 3 kişinin yakınları ve köylüler, ertesi gün yine Silopi Emniyet Müdürlüğü önüne giderler. Fındık kardeşlere ait otomobil, Silopi’de bir ara sokakta plakası ve teybi sökülmüş halde bulunur” diye konuştu.

‘GİRİŞİMLERDEN BİR SONUÇ ÇIKMADI’

Kaybedilen 3 kişinin yakınlarının Silopi ve Cizre Kaymakamlıklarına, Cumhuriyet Savcılığı’na ve Emniyet Müdürlüğü’ne başvurularda bulunduğunu ancak bu girişimlerden bir sonuç çıkmadığını ifade eden Özgültekin, kayıp 3 kişinin yakınlarının emniyet müdürlüğü yetkililerinden “Hindileri verdikten sonra geri döndüler” yanıtı aldığını söyledi.

‘ADALET ARAYIŞINDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Kesintisiz bir şekilde adalet arayışlarını sürdürdüklerini belirten Özgültekin, maruz kaldıkları tüm baskı ve yasaklamalara rağmen, adalet arayışlarından hiç vazgeçmeyeceklerini söyledi.

BATMAN

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları da, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 484’üncüsünü gerçekleştirdi. Dernek binasında eylemde kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayete kurban gidenlerin fotoğraflarını taşıdı. Eylemde konuşan İHD Şube yöneticisi Zeki Tangüner, bu hafta 29 Ekim 1995 yılında Mardin’de gözaltına alınan Abdurrahman Coşkun’un akıbetini sormak için toplandıklarını belirterek, “Dargeçit’in Ulaş köyündeki eve 29 Ekim 1995 tarihinde gece saat 03.00 sıralarında askerler baskın düzenlenerek Abdurrahman’ı gözaltına aldılar. Bu arada aynı köyden 6 kişi daha gözaltına alınmıştı. Ertesi günü aile, Dargeçit Savcılığına ve Askeri tabura Abdurrahman’ı sordu. ‘Abdurrahman biz de’ dediler. İkinci günü ailesi hem savcıya hem de taburdakilere Abdurrahman’ı tekrar sordu. ‘5 kişiyi bıraktık, iki öğrenciyi de Mardin’e gönderdik’ dediler. 9 gün boyunca hep aynı cevabı alan aile, Abdurrahman’ın hayatından iyice endişe etmeye başladı. Mardin’e gidip tekrar Abdurrahman’ı savcıya soran aile, serbest bırakıldığı yanıtı aldı. Başvurular hep sonuçsuz kaldı. Babası da köy ortasında işkence edilerek öldürülen Abdurrahman Coşkun’dan bir daha haber alınamadı” dedi. (MA)