İran’da 2017’den bu yana 22 Kürt işkenceyle öldürüldü

İran’da 2017’den bu yana 22 Kürt işkenceyle öldürüldü
Yayınlama: 17.09.2021
  • İdam cezası alan ve ülkesini terk etmek zorunda kalan Hengaw İnsan Hakları Örgütü yöneticisi Kaveh Hassanpour, son 5 yılda 22 Kürt tutuklunun işkenceyle öldürüldüğünü, 20 Kürt tutuklunun ise idam edildiğini söyledi.

İran’da işkence, kötü muamele, siyasi baskı ve idamlar, 31 yaşındaki Kürt aktivist Yaser Mangouri’nin 17 Temmuz’da İran istihbaratı tarafından tutuklanıp, işkenceyle öldürülmesinin ardından bir kez daha gündeme geldi. Özellikle İran Kürtlerinin üzerindeki baskıyı 2016 yılından bu yan raporlaştıran Hengaw İnsan Haklar Örgütü, ellerindeki verileri ve yaşananları Mezopotamya Ajansı ile (MA) paylaştı. Ekim 2016’da bir grup insan hakları aktivisti tarafından kurulan Hengaw’in Yönetim Kurulu Üyesi Kaveh Hassanpour, Kürdistan ve İran’daki insan hakları ihlalleri yanı sıra aile içinde kadın hakları ile yaşam hakkı ihlalleri takip ettiklerini söyledi. Kendisi de işkence gören, tutuklanan, idam cezası alan ve İran’ı terk etmek zorunda kalan Hassanpour’un ailesi de sürekli devlet güçleri tarafından taciz ediliyor. Merkezi Norveç’te bulunan örgütün Federe Kürdistan ofisinde çalışma yürüten Hassanpour, örgüt ve partilerden bağımsız çalışma yürüttüklerini dile getirdi.

İran’ın devlet politikası olarak, yargı ve idari kurumların sistematik insan hakları ihlali yaptığına dikkati çeken Hassanpour, özellikle hapishanelerdeki siyasi tutsaklarla ilgili bilgileri raporlamanın son derece zor olduğunu ve hükümetin çoğu zaman mahkumların avukatlarının bile durumu takip etmesine izin vermediğini kaydetti.

YASALAR İHLAL EDİLİYOR

Siyasi tutsakların şartları üzerinde önemle duran Hassanpour, “Şunu söyleyebilirim, özellikle İran’daki siyasi ve ideolojik mahkumlar insani koşullarda tutulmuyorlar. Siyasi ve dini olarak İran hükümetinin politika ve tutumlarına katılmayan, muhalefet eden insanlardan bahsediyorum. İran hükümeti siyasi ve ideolojik mahkumlarına adaletsiz davranıyor ve onların en temel insan haklarını ihlal ediyor. Çok uzun süreli hapis cezalarına çarptırılan siyasi mahkumların bir süre sonra izne çıkma hakları vardır. Bu hak siyasi mahkumlara asla tanınmıyor. İran yasalarına göre aslında bir kişinin ‘suçunu’ itiraf ettirmek için işkence ve kötü muamele kullanmak yasaktır” dedi.

“Ama hükümet bu anlamda kendi yasalarını ihlal ediyor” diyen Hassanpour, ellerindeki verilere göre, 2017’den bu yana 14’ü siyasi mahkum olmak üzere en az 22 Kürt mahkum işkenceyle öldürüldüğünü söyledi.

SİYASİ TUTUKLULAR İNKAR EDİLİYOR

Mevcut hükümetin, mekanizmalara bağlı kalmadığını, uluslararası toplumun uyarılarını ve halkın bu konudaki protestolarını dikkate almadığını hatırlatan Hassanpour, “Sorduğunuz zaman, aynı sizin ülkenizde hapishanelerde hiç gazeteci bulunmadığının iddia edilmesi gibi, İran hükümeti de hiç siyasi tutsak bulunmadığını ileri sürüyor. Ancak istatistiklerimiz aksini gösteriyor. İran hükümeti BM İnsan Hakları Özel Raportörü’ne kapılarını tamamen kapattı. İran’a girmesine izin verilmiyor. Bu da yasa dışı bir uygulama. Bu süreç içinde pek çok siyasi mahkum, Kürt mahkum idam cezalarına çarptırıldı ve idam edildi. Hengaw istatistiklerine göre 2018’de en az 13 Kürt siyasi tutuklu, 2019’da 3 Kürt siyasi tutuklu, 2020’de 4 Kürt siyasi tutuklu ve bu yıl şimdiye kadar en az bir Kürt siyasi tutuklu idama mahkum edildi” diye belirtti.

MANGOURİ İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLDÜ

İran istihbaratı tarafından tutuklanarak, işkenceyle öldürülen 31 yaşındaki Kürt aktivist Yaser Mangouri hakkında konuşan Hassanpour, son dönemde İran’da işkenceyle ölümlerin arttığını söyledi. Hassanpour, şunları ifade etti: “Çok yakın zamanda İranlı bir Kürt aktivist, 31 yaşındaki Yaser Mangouri, Urmiye Hapishanesi’nde iki ay gözaltında tutulduktan sonra İran İstihbarat servisi tarafından işkenceyle öldürüldü. Cenazesi halen ailesine teslim edilmedi. Tahmin ediyoruz ki inanılmaz bir güvenlik önlemi altında alelacele defnedilecek. Bu da çok sık olan bir durum. İşkenceyle öldürüldüğü anlaşılmasın diye yapıyorlar. Mangouri özelinde ise, istihbarat servisine ifadeye çağrılmasından elli gün sonra güvenlik güçleriyle çatışmaya girdiği ve hayatını kaybettiği söylendi. Mangouri silahsızdı. 17 Temmuz 2021 gecesi silahsız bir şekilde tutuklandı, Umriye’deki gözaltı merkezlerinden birine transfer edildi. Gözaltı süresince avukata erişimine izin verilmedi. Ailesi bilgilendirilmedi. Ve en sonunda da işkencede öldürüldü.”

REJİME DİRENENLER ‘TEHDİT’ GÖRÜLÜYOR

Mevcut rejime direnen herkesin “ulusal güvenliğe tehdit” olarak görüldüğünü ifade eden Hassanpour, “Kürdistan’da bu durum daha farklı. Bildiğiniz gibi Kürdistan’da kurulduğu günden bu yana İran hükümetinin gerici uygulamalarına direnen ve yıllardır ona karşı mücadele eden çeşitli siyasi partiler var. Bu partilerin İran Kürdistanı içinde bazı çekirdekleri var ve aktif olarak İran hükümetinin gerici politikalarına direniyorlar. Kürt siyasi mahkûmların çoğu, tutuklanan ve uzun süreli işkence, hapis ve muhtemelen infaza maruz kalan bu partilerin üyeleri veya sempatizanlarıdır. Sayıları Kürt olmayan siyasi tutsaklara göre çok daha fazladır” diye konuştu.

GÖZALTI SÜRESİ BELLİ DEĞİL

Hassanpour, İran’da gözaltı süreçlerinin başlı başına insan hakları ihlali olduğunu belirterek, “İran’da geçici gözaltı prosedürü, suçun türüne bağlıdır. Bir kişinin ne kadar süreyle gözaltında tutulacağına güvenlik kurumları karar verir. Bu da bir kişiyi istedikleri kadar gözaltında tutabilecekleri ve bu süreci yargı yoluyla yasallaştırabilecekleri anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

SINIRDA İRAN ŞİDDETİ

Ötekileştirilen, şehir merkezlerinde yaşamayan insanların hayatlarını idame ettirecek imkanlarının bulunmadığının altını çizen Hassanpour, şöyle devam etti: “İran hükümeti milli serveti ve sermayeyi İran halklarına eşit şekilde dağıtmıyor. Kürdistan’da ise istihdam ve girişimciliğe çok az bir devlet yatırımı var. Hayatını idame ettirmek, ailesine bakabilmek için sınır ticareti yapmak zorunda kalan insanlar, sınır boyunca seyahat etmek zorunda kalıyorlar. Çoğu zaman, evlerine ekmek götürebilmek için kendi ağırlıklarının birkaç kat fazlası yükü omuzlarında taşıyorlar. Bunu yaparken sınırı geçtiklerinde her iki tarafın kolluk kuvvetlerinin saldırılarına maruz kalıyorlar. Bu saldırılarda hayatlarını kaybeden insanların sayısı yüzlerle ifade ediliyor.”

REJİMİN MÜLTECİ TUTUMU

Rejimin mültecilere yönelik tutumunu da değerlendiren Hassanpour, şunları ifade etti: “Birçok Afganistanlı, birkaç yıl İran’da yaşadıktan sonra, ülkede kalış sürelerini uzatma konusunda hala sorun yaşıyor. Çalışma ve okuma imkânları yok. İran toplumunda aşağılanıyorlar ve mülteci olarak kabul edilmiyorlar. Afganistan’daki yeni sorunlara rağmen, İran hükümeti yerinden edilmiş mültecilere karşı henüz kabul edilebilir bir yaklaşım sergilemedi.”

‘MESLEKTAŞLARIMIZIN HAYATI TEHLİKEDE’

Uluslararası topluma da çağrıda bulunan Hassanpour, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz bağımsız bir insan hakları örgütüyüz. Irak Kürdistanı’ndaki meslektaşlarımızın hayatı tehlike altında. Bu acilen odaklanılması gereken bir konu. İran istihbarat örgütü Ettelaat tarafından defalarca ölümle tehdit edildiler. Kendileri ve aileleri de. Onların hayatlarını kurtarmak şu an en büyük önceliğimiz. Onun dışında finansal anlamda da çok sıkıntılar yaşıyoruz. BM İnsan Hakları Komitesi’ni ve diğer uluslararası kuruluşları, hem meslektaşlarımızın hayatlarını korumamıza hem de bu bölgede insan haklarını savunmak için daha fazla adım atabilmemiz için maddi manevi yardımlarda bulunmaya çağırıyoruz.”

KAVEH HASSANPOUR KİMDİR?

Gazeteci, insan hakları aktivisti ve Hengaw İnsan Hakları Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Kaveh Hassanpour 6 Aralık 2009 Pazar günü Mahabad’da, Devrim Muhafızları tarafından tutuklandı. Mahkeme, Hassanpour hakkında 4 bin dolar kefaletle idam cezası verdi. 27 gün hücre hapsinde tutulup işkence gören Hassanpour, daha sonra kefalet ücretinin ödenmesiyle serbest bırakıldı. 2010 baharında hakim Khodayari başkanlığındaki Mahabad İran İslam Devrimi Mahkemesi tarafından “Kürt muhalefet partilerine üyelik” suçlamasıyla 18 ay hapis cezasına çarptırıldı ve bu ceza temyiz mahkemesinde 3 yıl 6 aya çıkarıldı. Hassanpour, İran devletinin baskısı nedeniyle 2010 yılında İran’ı terketmek zorunda kaldı. Hassanpour’un ülkeyi terk etmesi ardından şu anda da ailesi İran devletinin baskısıyla mücadele ediyor.(MA)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.