Kızıltepe ve Nusaybin’de 14 kişinin failleri araştırılmadı

Kızıltepe ve Nusaybin’de 14 kişinin failleri araştırılmadı
Yayınlama: 13.10.2022

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları sırasında Nusaybin ve Kızıltepe’ye düşen havan toplarında hayatını kaybeden 14 kişinin dosyasına aradan geçen 3 yılda sadece bir cümle eklendi.

Türkiye’nin Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında topladığı paramiliter gruplar ile birlikte 9 Ekim 2019’da Kuzey ve Doğu Suriye’nin Serêkanî ve Girêspî kentlerine yönelik gerçekleştirdiği saldırılar sırasında Urfa’dan başlayıp Şırnak sınırına kadar uzayan çatışmalardan binlerce insan etkilendi. Bu süreçte Mardin’in Nusaybin ve Kızıltepe ilçelerinde toplam 14 kişi hayatını kaybetti. Türkiye’nin saldırıları ile birlikte Nusaybin ilçesine isabet eden roketlerde Fatma Yıldız (47) ve çocukları Leyla Yıldız (16) ile Emine Yıldız (12), Hüseyin Çakır (48), Naif Sincar (68), Ahmet Delen (16), Orhan Doğan (30), Aytekin Eroğlu (35), Mehmet Şirin Demir (50), Hasan Muhammed (39), Dara Ali (17) ve Şivan Çetin (26) hayatını kaybetti. Kızıltepe’de ise, Halil Türkoğlu (45) ve Bedran Türkoğlu (18) hayatını kaybetti.

Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırı tehditlerini sürdüren Türkiye’nin 2019 yılındaki saldırılarının üzerinden 3 yıl geçerken, hükümet yetkililerinin her iki kente isabet eden havan toplarını “YPG attı” açıklamalarına kamuoyu inanmadı. Kızıltepe ve Nusaybin sakinleri, havan toplarının MİT ve beraberindeki militarist gruplar tarafından atıldığını belirtirken, o dönem açıklama yapan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Sözcüsü Kino Gabriel de, Nusaybin ve Kızıltepe’ye atılan havan topları ile ilgilerinin olmadığını duyurdu. Ancak buna rağmen iktidar da yargı makamları da etkili bir soruşturma yapmak yerine 14 kişinin ölümüne sebep olan dosyaları “faili meçhul” bürosuna havale ederek, rafa kaldırdı.

DEVLET ‘KAN PARASI’NA BAŞVURDU

Havan toplarının nereden ve kim tarafından atıldığını soruşturmak yerine hayatını kaybedenler için “sivil şehit” tanımlaması yapan devlet yetkilileri, ailelere hayatını kaybedenler için “tazminat” adı altında “kan parası” vererek, susturmak istedi. Her yıl hayatını kaybedenler için “Mevlit” adı altında program düzenleyen İçişleri Bakanlığı ve Mardin Valiliği’nin programına kimi aileler katılmayarak, tepkilerini sürdürürken, ailelerin soruşturmanın derinleştirilmesi ve faillerin ortaya çıkarılması talepleri devam etti.

3 YILDA TEK CÜMLE 

Avukatlardan alınan bilgilere göre; Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada bugüne kadar bir arpa boyu ilerleme olmadı. Savcılık dosyaya dair herhangi bir inceleme ve araştırma çabası içine girmezken, aradan geçen 3 yılda dosyaya tek bir evrak eklenmedi. Zamanaşımına bırakılan dosyada herhangi bir ilerleme kaydedilmezken, sadece hayatını kaybedenlerin bilgileri, otopsi raporları, olay gününe dair görüntü ve fotoğraflar ile olay günü emniyet kaynakları tarafından tutulan tutanaklar yer aldı. Bugüne kadar dosyaya eklenen tek evrak ise, savcılığın dosyayı zamanaşımı bürosuna sevk etmesine dair “Söz konusu olay sebebiyle yürütülen soruşturma kapsamında, yapılan tüm araştırmalara rağmen olayın fail ya da faillerinin belirlenemediği ve bu sebeple söz konusu dosya kapsamında daimi arama kararı verilmesi gerektiği kanaatine varıldı” cümlelerinin yer aldığı 2020 tarihli evrak oldu.