Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırı tehditlerini değerlendiren QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi, açıklamaları ciddiye aldıklarını belirterek, “Biz bütün sorunları diyalog ile çözme taraftarıyız ancak saldırı olursa halk ile birlikte direneceğiz” dedi.

Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan son gelişmeleri Ronahi TV’ye değerlendirdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Haziran’da partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, saldırı için hazırlıkları tamamladıklarını, Minbic ve Til Rıfat’ı hedefleyeceklerini, devamında diğer bölgelere yöneleceklerini ifade etti. Tehditleri ciddiye aldıklarını belirten Ebdi, “Son iki yıldır Erdoğan iç siyasette yaşadığı siyasi çıkmazlara karşı bölgeye saldırarak faydalanmak istiyor. Eğer tarafları ikna ederlerse ve saldırıların alt yapısını bulurlarsa saldırırlar. Uzun bir süredir bu savaş ve öz savunma için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Serêkanî ve Girê Spî yaşananlardan sonra biz bir direnişe hazırlanıyoruz. Halk bizimle birlikte direnecek. Çetin bir savaş olacak. Türkiye’nin kazanacağına inanmıyorum. Biz bütün sorunları diyalog ile çözme taraftarıyız ancak saldırı olursa direneceğiz” şeklinde konuştu.

‘SALDIRILAR BİRÇOK SORUNU BERABERİNDE GETİRİR’

Şehba’da Efrîn’den göç eden mültecilerin yaşadığını belirten Ebdi, “Türkiye güvenlik kaygısı diyor. Ancak Türkiye daha önce girdiği yerlerde güvenlik adın bir şey bırakmadılar. Bunu Efrîn’de gördük. İnsanların hepsi göç etmek zorunda kaldı. Her gün insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Minbic’te 300 binden fazla göç etmiş insan yaşıyor. Türkiye’nin saldıracağız dediği bölgelerde 2 milyon insan yaşıyor ve yarısı mülteci. O bölgelerde insanların huzuru bozulacak ve insanlar göç etmek zorunda kalacak. Bölgelerde birçok kamp var. O kampların bazılarında DAİŞ’li kişilerin aileleri var. Bu tarz bir saldırıda o kampların güvenliğini alamayabiliriz. Bu saldırılar sadece o bölgelerde değil Suriye’nin tamamı ve çevre ülkelerde birçok sorunu beraberinde getirecek” diye konuştu.

‘MÜLTECİ PROJESİ SİYASİ BİR PROJE’

Söz konusu saldırılardan en çok faydalanacak kesimlerin başında DAİŞ’in geldiğinin altını çizen Ebdi, “DAİŞ daha bitmedi. Yeni saldırılar için zaman kolluyor. Girê Spî ve Serêkani gibi yerler onarın eğiğim gördüğü faydalandığı yerler. Şimdi bir saldırı olursa DAİŞ faaliyetlerini arttırır. Bu saldırı teröre büyük bir destek sağlar. Biz QSD ve diğer dostlarımız DAİŞ’e karşı mücadelemizde yara alırız. NATO’nun büyük bir silahlı gücü saldırırsa bizim için DAİŞ ile mücadele etmek ikinci plana alınır. Sonuçta bu saldırılar ile birlikte DAİŞ daha fazla güçlenir” dedi.

‘HALKLAR ARASINA FİTNE EKMEK İSTİYORLAR’

Erdoğan’ın “bir milyon mülteci” projesine de değinen Ebdi, “Bu projenin insan hakları ile alakası yok. Siyasi bir proje. Demografik bir değişim için hazırlanmış. Halklar arasına fitne ekmek istiyorlar. Erdoğan’ın söz ettiği mülteciler yerleştirileceğini söylediği yerlerden Türkiye’ye gidenler değil. O yerleştirmek istediği bölgelerde de insanlar yaşıyor. Halkımıza karşı görevimiz gereği sonuna kadar bu plan hayata geçmemesi için elimizden geleni yapacağız. İlişkide bulunduğumuz dostlarımız ile bu yönde görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Eğer gerekli olursa askeri olarak da müdahale ederiz. Bu gücümüz var. Kimse bu fitnenin bir parçası olmasın. Biz istersek güç kullanarak da bu planın uygulanmasının önüne geçebiliriz. Kimse gönüllü olarak bu projeye dahil olup geri gelmez. Geliyorsa zorla getiriliyor. Bizim elde ettiğimiz bilgilere göre Erdoğan uluslararası onay almadı. Bazı insan hakları ile alakası olmayan kuruluşlar bu projeye destek veriyor. Bunların bazıları Kuveyt bazıları Filistin’de. Bu kuruluşlar geri adım atmalı. Demografik bir değişimin olacağı projeye katkı sağlamamalı” şeklinde konuştu.

‘HERKES TÜRKİYE’YE KARŞI TAVIR ALMALI’

“Türkiye’ye karşı büyük bir tepki verilmezse planlarını pratiğe döker” diyen Ebdi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası güçler daha gür ve görünür bir şekilde Türkiye’ye karşı seslerini yükseltmeli. Daha önce bazı antlaşmalar yapıldı ve biz üzerimize düşeni yaptık. Türkiye’de üzerine düşeni yapmalı. 8 Haziran’da Türkiye ve Rusya dış işleri Bakanları arasında bir görüşme olacak. Rusya bu saldırılara izin vermeyeceğini belirtti. Bu konuda Amerika ile görüşmelerimiz var. Onlar da saldırılara karşı. Bunu daha gür bir sesle dile getirmeliler. Biz sorunların diyalog ile çözülmesi taraftarıyız. Eskiden bu böyleydi. İşgal altında olan yerler için de bu böyle. Halkımızın evlerine dönmelerini istiyoruz. Biz çözümsüzlüğün artmasından yana değiliz. 10 yıldır savaş var ce bu savaş sorunlara çözüm olmadı. Herkes diyalog yolunu seçmeli. Savaş isteyenlerin başında Türkiye var ve onan karşı tavır alınmalı. Suriye’de çözüm isteyen biziz. Savaşı derinleştirmek isteyenlere karşı herkes tavır almalı. Biz herkes ile diyalog içindeyiz. Suriye, koalisyon, Rusya Suriye de yaşananalar ile alakalı olan herkes ile diyaloğumuz var. Suriye hükümetinin de burada rolü önemli. Hedeflenen Suriye devletinin toprak parçası. Eskiden Türkiye ‘bizim hedefimizde bir grup var, sonra o toprakları Suriye devletine bırakacağız’ derdi ancak bu böyle olmadı. Türkiye işgal ettiği topraklardan çıkmayıp, toprakları kendine bağlıyor. Suriye’de yaşayan herkes buna karşı olmalı ve tavır almalı.” (MA)