Mazlum Ebdî’den Suriye ve Türkiye açıklaması

QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî, Suriye rejimi ile çözüm görüşmeleri yürüttüklerini ancak henüz anlaşma olmadığını belirtirken, Türkiye ile görüşmelerinin ‘işgalin sonlanmasına bağlı’ olduğunu söyledi 

Mazlum Ebdî’den Suriye ve Türkiye açıklaması
Yayınlama: 24.07.2024

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî, ANHA’nın sorularını yanıtladı. Ebdî, Suriye rejimi ile olan temasları ve Türkiye’nin saldırıları gibi pekçok konuya değindi.

Ebdî, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ortadan kaldırılmasına dair bir politika yürütüldüğüne işaret ederek, “Özellikle Suriye rejimi, diyalog ve çözüm yollarını reddettiği için bize karşı doğru olmayan (haksız) bir savaş yürütüyor. Kuzey ve Doğu Suriye’deki farklı bileşenlerin birliğini fitne ve hilelerle bozmaya çalışıyorlar. Türk devleti ise Özerk Yönetim projesini ve QSD’yi ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bazı bölgelerimizi işgal etti ve hâlâ daha birçok bölgeye göz dikmiş durumda” ifadelerini kullandı.

‘Kürt gerçekliğini kabul etmiyorlar’

“Türkiye gibi işgalci devletler ile Suriye rejimi, Kürt halkının gerçekliğini kabul etmekten korkuyor” diyen Ebdî, “Kürt halkının bir statüye sahip olmasını istemiyorlar. Herkesle diyaloğumuz var, ancak Kürt halkının statüsünün tanınması noktasında sorunlar var; karşıtlığın sebebi de buradan kaynaklanıyor. 12 yıl öncesine dönmemiz mümkün değil” dedi.

Türkiye Suriye ilişkisi  

Türkiye-Suriye ilişkisine ilişkin konuşan Ebdî,”Suriye rejimi ve Türk devletinin anlaşabileceği bazı noktalar olsa da her iki tarafın da farklı istekleri bulunuyor. Rejim, Türkiye’nin muhalif gruplardan, İhvan-ı Müslim’den, İdlib, Efrin ve Serêkaniyê’deki silahlı güçlerden vazgeçmesini istiyor. Aynı zamanda, Türk devletinin bu bölgelerden çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Böylece Türkiye’nin bu güçlere verdiği desteği keserek, asıl hedefi olan bölgeleri yeniden kontrol altına almayı amaçlıyor. Türkiye’nin benzer taleplerde bulunma ihtimali mevcut. Hatta Suriye rejimi de bu isteklere kapalı olmayabilir ve zaman zaman dile getiriyor” ifadelerini kullandı.

Sürecin uygulanmasının zor ve daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu belirten Ebdî, “Örneğin, 12 yıllık süreçte Suriye rejimi pek çok kişiyi karşına aldı ve Türkiye, silahlı grupları ve ailelerini İdlib’de bir araya topladı. Şimdi ise onları Efrîn’e götürüyor. Herkes bir çözüm arayışında, ancak Türkiye, bu grupların tekrar Türkiye’ye dönmelerine izin vermiyor; Türk kamuoyu da bu duruma karşı çıkıyor. Suriye rejimi de bu kişileri kabul etmiyor. Sorun oldukça derin ve kısa sürede çözülebileceğini düşünmüyorum” dedi.

‘Görüş alışverişi var, çözüm yok’ 

“Suriye rejimiyle 12 yıldır diyalogla çözüme ulaşmaya çalışıyoruz. Suriye rejimiyle çözümün olacağına inanıyoruz” diyen Ebdî, “Aramızda görüş alışverişi var. Ancak anlaşma yok. Çünkü Suriye rejimi daha çözüme hazır değil. 2011 öncesi duruma dönmek için şartları var. Konuyu sadece af bağlamında değerlendiriyor. Suriye’de Kürt sorunu çok büyük. Şimdiye kadar rejim haftada sadece 2 Kürtçe dersi kabul etti. Geniş kapsamlı bir çözüm yaklaşımı yoktur. Daha önce sınır kapısı, ekonomik konular, ticaret, eğitim gibi uygulanması kolay olan kimi konularda anlaşmaya varmak istedik. Ama rejim buna da açık değil. Suriye rejimi, çözüm konusundaki yaklaşımını gözden geçirmeli ve Özerk Yönetim’in çabalarını bir fırsat olarak görmeli” şeklinde konuştu.

‘Türkiye işgali bitirmeli’ 

Tüm kesimlerle diyaloğa açık olduklarını söyleyen Ebdî, şunları söyledi: “Türkiye ve ona bağlı olanlar için temel şartımız öncelikle işgalin sona erdirilmesinin tartışılmasıdır. Onların şartları var, bizim de şartlarımız var. Şartımız Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê’deki işgalin sona ermesidir. Bu çerçevede sorunları kendi aramızda çözmek için bu güçlerle görüş alışverişine açığız. Türk devleti de silahlı grupları destekliyor, işgalci bir güçtür. İşgali bitirmeleri konusunda onlarla görüş alışverişi için hazırız. Fakat bu biraz zordur. Çünkü Türk devleti şimdi saldırı pozisyonunda ve Kürtlere saldırıyor. Medya Savunma Alanlarına ve buraya her gün saldırıyor. Ama ilkesel olarak çözüm için diyaloğa açığız.”