Şenyaşar ailesi katliamıyla ilgili soruşturmada tanık ifadeleri ortaya çıktı. Tanığın ifadesine göre, kalabalık “Buradan kimse canlı çıkmayacak” diye bağırdı.

Şenyaşar ailesinden 3 kişinin katledilmesiyle ilgili soruşturmada 4 yıl sonra ifadesi ortaya çıkan tanık Mert Y., kalabalığın “Buradan kimse canlı çıkmayacak” diye bağırdığını söyledi. 

Mezopotamya’dan Emrullah Acar’ın haberine göre, Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınları seçim çalışmaları sırasında işyerlerini ziyaret ettiği Şenyaşar ailesine saldırmış, iş yerinde çeşitli yerlerinden yaralanan Celal, Adil, Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar kardeşler Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. AK Partili Yıldız’ın yakınlarının hastanede devam ettirdiği saldırılar sonucu, ağır yaralı Celal ve Adil Şenyaşar ile hastaneye çocuklarını ziyarete giden baba Hacı Esvet Şenyaşar öldürülmüştü. 

Hastanede yaşanan linç ve ölümler esnasında Urfa Valisi Abdullah Erin, Suruç Kaymakamı Tarık Açıkgöz ve dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba hastane bahçesinde bulunuyordu. Hastane kameraları tahrip edildi, hastanede sarı alanda saldırılan Esvet Şenyaşar’ın etrafa saçılan kanı boyanarak deliller temizlendi. 

OTOPSİ RAPORLARI

Otopsi raporlarında, Celal Şenyaşar’ın vücuduna 6 adet farklı ateşli silahın mermi çekirdeği, Adil Şenyaşar’ın vücudunun 14 bölgesinde kesici, delici alet ve sert cisim yarası ile 17 farklı silahın mermi yarası tespit edildi. Baba Hacı Esvet Şenyaşar’ın vücudunun 7 hayati bölgesinde kesici aletlerle büyük çapta yaralar oluşturularak yaralandığı ve 7 ciddi yaranın yanı sıra vücutta 23 noktada öldürücü nitelikte olmayan yaranın olduğu tespit edildi.

4 YIL SONRA 4 GÖZALTI

Hastanede yaşanan katliama dair 22 Nisan 2022 tarihinde yaklaşık 4 yıl sonra “gizlilik” kararının korunduğu dosya kapsamında, AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın babası Osman Yıldız, ağabeyi Celal Yıldız, yeğenleri Osman Şah, Hüseyin Yıldız ve danışmanı Mustafa Amaç’ın da daralarında olduğu 10 kişi gözaltına alındı. AK Partili Yıldız’ın ağabeyi Celal Yıldız, İbrahim Şimşek, Mikail Şimşek ve Müslüm Yıldız, “Kasten öldürme”, “Kasten yaralama”, “Delil karartma” nedeniyle tutuklandı. 

KATLİAM TANIK İFADELERİNDE 

Hastanede yaşanan vahşet, gözaltına alınan kişilerin emniyet ifadelerine de yansıdı. Dosya kapsamında gözaltına alınan ve tutuklanan, katliamdan bir yıl sonra 2019 yılında Suruç Jandarma Komutanlığı’nda korucu Müslüm Yıldız’ın (30), KOM Şube Müdürlüğü’nde “Kasten öldürme-Kasten Yaralama” nedeniyle alınan ifade tutanağında, hastanede bulunan kimi tanık ifadeleri de yer aldı. 

‘KİMSE CANLI ÇIKMAYACAK’

Savcılık tarafından tanık olarak ifadesi alınan Mert Y., hastanede saldırı yaşandığı esnada “kamera odaları nerede” diye bağrışmalar duyduğunu ve bir kameranın sökülmüş olduğunu belirtti. Hastanenin sarı alanına geçtiğinde, çocukları için hastaneye giden baba Hacı Esvet Şenyaşar’ı sedyede yaralı bir vaziyette gördüğünü ifade eden Mert Y., hastanenin duvarlarında ise kan izleri olduğunu sözlerine ekledi. Hastanede bulunan kalabalığın yaralıları taşıyan ambulanslara zarar verdiğini, yaralıları taşımasına engel olduğunu kaydeden Mert Y., sevk esnasında kalabalık grubun “Buradan kimse canlı çıkmayacak” diye bağırmaya başladığını aktardı.

‘İŞLEM YAKLAŞIK BİR SAAT ALIR’

Kamil K. isimli tanık ise, emniyetin talebi ile hastaneye gittiğini, kayıt sistemi ile ilgili bir bulgu bulamadığını söyledi. Kayıt cihazlarının bulunduğu odanın camlarının kırıldığını belirten Kamil K., “400 kadar kamera ucu tek tek sökülerek kayıt cihazı çıkarılmış. Her biri 10 kilogram olan 8 adet DVR, 15 kilogram olan 3 adet matriks götürülmüş. Yaklaşık 100 kilogram üzerinde bir eşya pencereden çıkarılarak profesyonel şekilde götürülmüş. Bu işlem yaklaşık 1 saat alır. Olay günü görüntülerinin yeniden getirilme ihtimali bildiğim kadarı ile mümkün değil” diye belirtti. 

30 KİŞİLİK GRUP

Gözaltına alınan ve devamında “Haftada iki gün imza atma şartı ile adli kontrol” ve “Yurt dışı yasağı” kararı ile serbest bırakılan Mustafa Durmaz’ın alınan emniyet ifadesinde tanık olarak gösterilen, hastanede bulunan Serkan Ş. de, “Hastanede bulunan yaralı bir kişiye saldırıldığını gördüm. Bunun üzerine yaralı şahsı alıp müşahede odasına aldık. Yaklaşık 30 dakika sonra hastane içinden silah sesi duyduk. İçeri girdiğimizde müşahede odasında yaklaşık 30 kişilik bir grup vardı. Dışarıya doğru bu grup kaçtı” şeklinde konuştu.

DOSYAYA ÜÇÜNCÜ MÜDAHALE

Şenyaşar ailesi avukatı Hidayet Enmek, dosyada 4 yıldır gizlilik kararının korunması, yaşanan tutuklamalar ve ailenin adalet talebini değerlendirdi.

Şenyaşar ailesinin katledilmesine dair açılan dava dosyalarına iki defa müdahale edildiğini belirten Enmek, “İlk müdahale; olayın yaşandığı gün yapılan algı operasyonu. Ailenin ‘terörize’ edilmesi, siyasi bir olaymış gibi yansıtılmak istendi. İkinci müdahale ise; olayı bir bütün olarak değerlendirmesi gereken savcılığın, olayı işyeri ve hastane olarak ikiye ayırarak iki farklı soruşturma şeklinde sürdürmesi oldu. Yaklaşık 4 yıldır bizim hastane dosyasına ulaşmamız kısıtlı. Dosyanın içeriğini görememekteyiz. Cuma günü yapılan operasyon ile 10 kişinin gözaltına alınmış, 4 kişinin ise tutuklanmış olması aslında yaşanan hukuksuzluk ve müdahalelerin devamı olarak biz görmekteyiz. Zira hastanede yapılan katliamda 30’dan fazla kişiden birebir dahil, azmettiren, rol oynadığını biliyoruz. Buna dair yapılan teşhisler var. 4 kişinin tutuklanması kararı tam anlamıyla dosyada istenilen derinlik ve kapsamda bir soruşturmanın yürütülmediğini tekrardan gösteriyor. Asıl failler dışarıda geziyor. Malatya’da görülen iş yeri davasında hakkında yakalanma kararı olan İbrahim Yıldız, 4 yıldır aranıp bulunamıyor. Cuma günü yapılan operasyon ile birlikte tutuklanan 4 kişi ile birlikte tutuklanması gereken 30’dan fazla kişi var. Sadece 4 kişinin tutuklanmasını, bu dosyaya 3’üncü müdahale olarak okuyabiliriz” diye konuştu. 

‘YARGILAMA HUKUKEN SAKAT’

Fadıl Şenyaşar’a ceza verildiği dosyada yargılamaların “Hukuken sakat” olduğunu belirten Enmek, “Zira bir bütün olarak değerlendirmesi gereken olaylar silsilesi ikiye bölünmüş ve yapılan yargılama sonucu bir ceza çıkmıştır. Olayın başından sonuna kadar Fadıl Şenyaşar’ın yapmış olduğu bütün eylem, hareketler; kardeşleri ve iş yerlerinde dönük yapılan saldırıyı bertaraf etmeye dönüktür. Bu da TCK’da yer alan meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerekir” dedi. Fadıl Şenyaşar’ın yaklaşık 4 yıldır tek kişilik hücrede tutulduğunun hatırlatan Enmek, “Aile Adalet Nöbeti başlatırken; Fadıl Şenyaşar’ın serbest kalmasını talep etti. Ailenin ikinci talebi ise hastanede katledilen 3 aile fertlerini öldüren kişilerin yargı önüne çıkarılarak yargılanması oldu. Şu ana kadar bu talepler gerçekleşmedi. Dolayısıyla nöbetin meşrutiyeti ve haklı talepleri devam etmekte. 4 kişi tutuklanmış, bu tutuklanan iki kişi ‘kasten öldürme’ fiilinden diğer iki kişi ise ‘delilleri karartma ve hırsızlık’ nedeniyle tutuklanmıştır. Asıl hastanede katliama katılanlar gözaltına alınmamıştır. Hala hukuka baskı ve müdahale olduğunu biz görüyoruz. Her ne kadar biz 4 yıldır dosyanın içinde ne var görmezsek dahi ilk günden bu yana edindiğimiz bilgi ve gözlemleri değerlendirdiğimizde, 30’dan fazla kişinin olduğunu gösteriyor. Sadece 4 kişinin tutuklanması bizim yıllardır dile getirdiğimiz hukuka müdahale edildiği kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi” ifadelerini kullandı. 

‘TESPİT ETMEK BU KADAR ZOR MU?’

Hastanede yaşanan olaylara dair yaklaşık 4 yıldır bir iddianame hazırlanmadığını vurgulayan Enmek, “4 yıl sonra şüpheli olarak ifadesi alınan 10 kişi var sadece. 4 yıl gibi uzun bir süre sonundan sadece ifadesi alınan 10 kişi var ve bu 10 kişi arasında tutuklanan 4 kişi bulunmakta. Şüphelileri tespit etmek bu kadar zor mu? Biz 3 yıl önce 3 kez savcılık makamında teşhis işleminde bulunduk. Bu gözaltına alınan şahıslar dışında birçok kişiyi teşhis ettik. Buna rağmen ifadelerinin alınması 4 yıl gibi uzun bir süre aldı” dedi. 

MÜCADELENİN SONUCU

Cuma günü (22 Nisan) yapılan gözaltıların Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar’ın 413 gündür Urfa Adliyesi önünde sürdürdüğü Adalet Nöbeti’nin bir sonucu olduğunun altını çizen Enmek, “Yaşanan hukuksuzluklar ile ilgili daha önce ailenin avukatları olarak Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gerekli başvuruları yaptık ancak taleplerimiz karşılanmadı. Bu yaşanan son gözaltı ve tutuklamalar ile birlikte biz aile avukatları olarak tekrardan AYM’ye başvuru yapacağız. Dosya savcısı ile görüşüp, kısıtlama çerçevesinde olmayan bütün belgeleri talep edeceğiz. Bu belgeleri aldıktan sonra değerlendirip hukuki girişimlerimizi devam ettireceğiz” diye konuştu. 

ADALET NÖBETİ DEVAM EDİYOR

Adalet Nöbeti’ne birçok kurum ve kuruluştan destek ziyaretleri yapıldığına değinen Enmek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adalet Nöbeti birçok sivil toplum kuruluşu, baroların desteklemesi ile güçlendi. Bu desteklerini yeniden dile getirmeleri ve ailenin yanında durmaları çok önemlidir. Bu nöbet son dönemlerde tarihe yazılan Türkiye’deki en büyük sivil itaatsizlik eylemidir. Bu bir adalet çığlığıdır. Bu konuda adalet talep eden, bunun mücadelesini veren bütün kurum ve kuruluşların tekrardan ailenin yanında olmaları belki davanın seyrini başka bir aşamaya taşıyacaktır. Ailenin talepleri henüz karşılanmadığı için adalet mücadeleleri devam ediyor. Biz aile avukatları olarak bu mücadeleye hukuki yardımımızı devam ettireceğiz. Ailenin devam eden Adalet Nöbeti’ne herkesin destek ziyaretinde bulunması çağrımızı yenileriz.”