Yüksekdağ’ın tahliye başvurusuna mahkeme ‘somut delil’ görmedi

Yüksekdağ’ın tahliye başvurusuna mahkeme ‘somut delil’ görmedi
Yayınlama: 04.04.2020

Koronavirüs salgını nedeniyle HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tahliyesi için avukatlarınca yapılan başvuruyu, mahkeme “Yaşam hakkının ihlali konusunda tahliyesini gerektirecek somut delil ve gerekçeler bulunmadı” diyerek, reddetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatları koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle cezaevinden tahliyesi talebiyle 30 Mart’ta Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuru reddedildi.

Yüksekdağ’ın avukatları tarafından yapılan başvuru dilekçesinde “Türkiye’deki cezaevleri şartlarının sosyal izolasyonun sağlanması ve hijyen açısından yetersiz olduğu, 3 yılı aşkın süren tutuklama kararının ölçülü olmadığı, cezaevinin sosyal izolasyon ve evde karantina önlemlerini almaya uygun fiziksel şartlara haiz olmadığı, olası bir tutukluluk halinin devamı kararının sanığın yaşama hakkının ihlali niteliğinde olacağı, koronavirüs sebebiyle cezaevlerinin boşaltılması gerekliliğinin tüm uluslararası kamuoyunda kabul gördüğü ve önceliğin siyasi tutuklulara verilmesi gerektiği, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 109’uncu maddesinde sayılan tedbirlere başvurularak, müvekkilimizin tahliye edilmesine..” ifadeleri yer aldı.

Avukatlar Yüksekdağ’ın siyasi amaçla tutuklandığı ve suçlamaların tamamının yapılan siyasi faaliyetlerden oluştuğuna da dikkat çekti.

Avukatların tahliye talebi ardından Ankara Cumhuriyet Savcısı hazırladığı mütalaada, Yüksekdağ’ın “Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme suçu, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu, Devletin Birligini ve Ülke Bütünlüğü Bozma” suçu kapsamında bir önceki duruşmada tutukluluk halinin devamına karar verildiğini hatırlattı.

SALGIN HASTALIK İÇİN ‘SOMUT DELİL’ İSTEDİ

Avukatların Yüksekdağ’ın cezaevinde kalmasının “yaşam hakkı” ihlali olacağı yönündeki taleplerine ise savcılık “somut delil” olmadığı gerekçesiyle tutukluluk devamına karar verilmesini talep etti. Savcılığıın mütalaası şöyle: “ Somut gerekçelerin oluşmadığı, söz konusu salgın hastalığın sanığın tutuklu olduğu ceza infaz kurumunda yaygın olduğuna dair bir delil bulunmadığı, ceza infaz kurumu yönetiminin kurumda bulunan tutuklu ve hükümlüleri salgına karşı koruma yönünden pozitif yükümlüklerini yerine getirmediğine dair iddia ve delil ileri sürülmediği, sanığın bu nedenlerle yaşam hakkının ihlali konusunda tahliyesini gerektirecek somut delil ve gerekçeler ileri sürülmediği düşünülmekle, yukarıda belirtilen paragraf doğrultusunda sanık müdafilerinin tahliye taleplerinin reddi ile sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi mütalaa olunmuştur”

Tahliye talebini değerlendiren 16. Ağır Ceza Mahkemesi ise, avukatların talebini “somut delil ve gerekçeler” sunulmadığını öne sürerek, reddetti.

MAHKEMEDEN DE MATBU KARAR

Mahkeme heyeti tarafından verilen karar şöyle: “Devletin, ceza infaz kurumlarında bulunmakta olan tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlığından ve can güvenliğinden sorumlu olduğu, bu kapsamda halihazırda devam etmekte olan salgın hastalık tehlikesine karşı ceza infaz kurumlarında gereken tedbirlerin devlet tarafından alındığı,

Dünya genelinde olduğu gibi Ülkemizde de varlığını sürdüren salgın hastalık nedeniyle sanığın cezaevinde bulunmasının yaşam hakkının ihlaline neden olabileceği iddiasına dayalı tahliye talebiyle ilgili somut gerekçelerin talepte gösterilmediği, söz konusu salgın hastalığın sanığın tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda yaygın olduğuna dair bir delil bulunmadığı, ceza infaz kurumu yönetiminin kurumda bulunan tutuklu ve hükümlüleri salgına karşı koruma yönünden pozitif yükümlüklerini yerine getirmediğine dair iddia ve delil de ileri sürülmediği, sanığın bu nedenlerle yaşam hakkının ihlali konusunda tahliyesini gerektirecek somut delil ve gerekçeler bulunmadığından; sanığın halen tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda salgın hastalık tehlikesinin ya da bu kapsamda sanığın can güvenliğine ilişkin bir tehlikenin mevcut olduğuna dair somut deliller bulunmadığı da değerlendirilerek, sanık müdafiilerinin sanığın tahliyesine yönelik taleplerinin reddiyle sanığın tutukluluk halinin devamına karar olunur.”

AVUKATLAR İTİRAZ DA BULUNDU

Yüksekdağ’ın avukatları “tahliye talebinin reddi” kararı ardından Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz da bulundu. Yapılan itiraz dilekçesinde, savcılık makamının lehe ve aleyhe olan tüm delilleri toplamak ile yükümlü olduğu hatırlatılarak, “Kocaeli Cezaevi şartlarının araştırıldığını, cezaevi müdürlüğünden alınan önlemlerin, virüse ilişkin mahpuslar nezdinde bir virüs taraması yapılıp yapılmadığının ve başkaca bir önlem alınıp alınmadığının tespiti yönünde bir bilgi talebinde bulunulduğunu görememekteyiz. Bu anlamda; Sayın savcılık makamı cezaevi şartlarının virüs ile mücadelede uygun ya da aykırı olduğuna dair bir tespit yapması ya da resmi bir yazı olmaksızın yapılan tespitin hukuki bir karşılığının olması mümkün değildir. Ayrıca, tarafımızca zaten tahliye talebimizde açıkça; müvekkille ve cezaevi görevlileriyle yaptığımız görüşmede virüs hakkında mahpusların cezaevi yönetimi tarafından bilgilendirildiği ve bir takım önlemler alındığı ve fakat izolasyonu sağlamanın mümkün olmadığı, her şeyden önce her gün rutin işlemler için gardiyanlar tarafından odalarına girildiği belirtilmiş, bu durumun uzman açıklamaları doğrultusunda virüsün yayılması açısından büyük risk taşıdığı ifade edilmiştir” denildi.

VİRÜSÜN CEZAEVİNDE YAYILMASI MI BEKLENİYOR?

Mahkemenin de bir araştırma yapılmasına dair bir araştırma talebinde bulunulmadığı vurgulanarak, “Durumun vahameti göz ardı edilerek, herhangi bir uzman görüşü, cezaevinden bilgi talebi vs alınmaksızın verilmesi her şeyden önce hakkaniyete aykırı olup tahliye talebimizde de belirttiğimiz şekliyle bir cezalandırma yöntemi olduğu kanaatimizi yenilemek isteriz. Eğer somut delilden kasıt cezaevinde henüz tespit edilen pozitif bir vakıanın olmaması ise mahkeme tahliye kararı verebilmek için virüsün cezaevinde yayılmasını mı beklemektedir?” ifadeleri yer aldı.

İtiraz dilekçesinin devamında yaşam hakkına dikkat çekilerek, koronavirüse dair cezaevlerinde alınan önlemlerin yer aldığı, Türkiye’deki koronavirüs vakalarında yaşanan ölüm ve vakalara yer verildi. Virüs nedeniyle dünya genelinde cezaevlerinde alınan önlem ve tedbirlerine de dikkat çekilerek, tahliye edilmesi istendi.

‘YAŞAM HAKKI EN TEMEL HAKTIR’

Yüksekdağ’ın avukatları yaptığı açıklamada şöyle denildi: “Müvekkil hakkında başlatılan tüm soruşturmalar siyasi süreç kaynaklı olup milletvekili olarak katıldığı eylem ve etkinliklerde yaptığı konuşmalardan ibaret dosyalarla yargılanmaktadır. Müvekkilin tutukluluk halinin devamı, bu aşamadan sonra kişi hürriyetini hukuka aykırı olarak sınırlandırma boyutunu aşmış ve yaşamsal bir hal almıştır. Yaşama hakkı en temel haktır ve hükümet cezaevinde bulunan kişilerin yaşama hakkını tüm tehditlerden korumakla yükümlüdür. Virüsün cezaevlerine yayılması halinde; bu durum sadece müvekkil nezdinde olumsuz sonuçlar doğurmayacak, eş başkanı bulunduğu ve siyasi olarak temsil ettiği kitleyi de etkileyecek ve başka bir toplumsal vahamet yaratacaktır.” (MA)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.