BAŞARAN: ‘İÇİŞLERİ BAKANI HESAP VERMEK ZORUNDA: KİM BU GÖRÜNMEYENLER?’

‘Kim bu görünmeyenler, hangi yapı ile bağlantılı? Görünmeyenler polis ise bu sorunun cevabını verecek olan kişi İçişleri Bakanıdır, hesap vermek zorundadır.’

BAŞARAN: ‘İÇİŞLERİ BAKANI HESAP VERMEK ZORUNDA: KİM BU GÖRÜNMEYENLER?’
Yayınlama: 04.02.2021

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin Genel Merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cezaevlerinde 70 gündür devam eden açlık grevlerine değinen Başaran, açlık grevi eylemcilerinin hukukun uygulanmasını beklediğini söyledi. Başaran, “Haklı bir mücadele veren tutsakların Sayın Öcalan üzerinde uygulanan ama bütün Türkiye’ye yaygınlaştırılan ve yönetim biçimi haline gelen tecridin kaldırılması talebi bizim de talebimizdir, kadınların ve Kürt halkının talebidir, Türkiye halklarının talebidir. Bu talebin derhal karşılanması lazım” dedi.

Başaran, iktidara “Yaptığınız suçtan dönün. Bu ülkede insanları her gün biraz daha uçurumun kenarına itmekten vazgeçin” diye seslendi.

‘İKTİDAR KENDİNİ NEFRET SİYASETİ ÜZERİNDEN VAR EDİYOR’

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyım rejimine, kayyım rektöre karşı demokratik tepkilerini ortaya koyduğunu, bunun karşısında iktidarın öğrencileri nefretin tarafı haline getirdiğini söyleyen Başaran, “Bu iktidar uzun süredir, kendini nefret siyaseti üzerinden var ediyor. Bugün bu nefret siyasetinin hedefi LGBTİ bireyler oldu. Aslında çok iyi biliyoruz ki, mesele iktidar açısından inanç değil. İktidar inancı kendi politik çıkarlarına göre kullanıyor. Biz esas hedefin, orada kurulmak istenen kayyım rejimine karşı mücadele eden gençler olduğunu biliyoruz” dedi.

Gözaltına alınan öğrencilerden Başak Yeşilot’un çıplak aramaya maruz kaldığını hatırlatan Başaran, iktidara “Hani çıplak arama yoktu?” diye sordu. Başaran, “Başak, gözaltında cinsiyetçi küfürlere maruz kaldı ve iktidar bunu da bir yöntem olarak kullanmaya devam ediyor” diye ekledi.

‘İÇİŞLERİ BAKANI PARALEL BİR YAPININ BAŞKANI HALİNE GELDİ’

Başaran, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öğrencileri hedef alan açıklamalarına da tepki gösterdi, “Biz Boğaziçili öğrencilerin haklı mücadelesinin yanındayız. İktidar ülkeyi kayyım rejimine çevirmekten vazgeçsin; gençleri, farklıları hedef haline getirmekten vazgeçsin. Esas suç, hedef haline getirmektir. Örgütlenme suç olarak kabul edilemez. İçişleri Bakanı kendini yasanın üstünde, uluslararası sözleşmelerin, Anayasanın üstünde gören bir şahsiyet haline geldi. Paralel bir yapının başkanı haline geldi” dedi.

‘BU ÜLKEYİ SİZDEN NASIL KURTARABİLECEĞİMİZİ KONUŞUYORUZ’

Kaçırılma vakalarına da dikkat çeken Başaran, 1 Şubat’ta Ankara’da gençlerle yaptıkları toplantıdan sonra Ronda Bat ve Sultan Taş’ın Ankara’nın göbeğinde sokak ortasında kendilerine polis diyen kişilerce kaçırıldığını belirtti. Başaran, “Şehirde gezdirilip cinsiyetçi küfürlere, tehditlere, ajanlaştırma dayatmalarına maruz kaldılar. Özellikle sordukları; ‘Ankara’ya niye geldiniz? Ankara’da ne konuştunuz?’ sorularının cevabını biz vermek istiyoruz. Bizim gizlimiz saklımız yok. HDP Kadın Meclisi olarak toplantıda konuştuklarımızı kürsüde, meydanda, Meclis’te ifade ediyoruz. Sizin kurduğunuz cinsiyetçi, militarist iktidara karşı mücadeleyi nasıl yaygınlaştıracağımızı tartışıyoruz. Bu ülkeyi sizden nasıl kurtarabileceğimizi konuşuyoruz. Eğer merak ettikleri bir şey varsa gelip bize sorsunlar. Ama bu kişiler çetevari yöntemlerle her gün gençleri kaçırmaya devam ediyor.”

‘İÇİŞLERİ BAKANI HESAP VERMEK ZORUNDA: KİM BU GÖRÜNMEYENLER?’

İstanbul’da Gökhan Güneş’i kaçıranların kendilerine “görünmeyenler” demesine atıf yapan Başaran, “Kim bu görünmeyenler, hangi yapı ile bağlantılı? Neden genç arkadaşlarımızı çetevari bir yöntemle kaçırıyor? Bu ülke hukuk devleti mi, çete devleti mi? Bunun cevabını verecek olan iktidardır. Görünmeyenler polis ise bu sorunun cevabını verecek olan kişi İçişleri Bakanıdır. Kendini sürekli kadınların, Kürtlerin karşısında konumlandıran İçişleri Bakanı bu konuda hesap vermek zorundadır. Demokratik yollarla siyaseten yenemediği rakiplerini kirli yöntemlerle alt etmeye çalışmaktan vazgeçmelidir” diye konuştu.  

‘MELEK ÖZ SAVUNMASINI YAPTIĞI İÇİN MÜEBBETLE YARGILANIYOR’

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, kendisine işkence uygulayan eşini öldüren Melek İpek hakkında müebbet hapis cezası istenmesine de tepki gösterdi. Başaran, “Melek, öz savunmasını yaptığı için şu anda müebbetle yargılanıyor. Ama Melek katledilseydi, bugün daha büyük bir işkence ile yüz yüze kalsaydı erkek yargılanmayacaktı. İktidar kadınları cezalandıran, erkekleri aklayan bir sistem kurdu” dedi.

‘ADALETİN ERKEKLERİ AKLAMAK OLMADIĞINI İFADE ETMEK İÇİN ALANLARDA OLACAĞIZ’

Başaran, şöyle devam etti: “Erkek adaleti değil, gerçek adaleti savunmak, adaletin erkekleri aklamak olmadığını ifade etmek için başlatılan kampanyanın bir parçası olarak alanlarda olacağız. Biz kadınlar gerçek adaleti hep beraber kuracağız. Ayşe Gökkan gibi Leyla Güven gibi ve cezaevindeki daha binlerce arkadaşımız gibi sizin karşınızda dikilmeye devam edeceğiz. Kadınlar mücadele etmekten vazgeçmemeli.”

Kadın cinayetlerine karşı Meclisi olağanüstü toplanmaya çağıran Başaran, “Kadın kırımına karşı acil eylem planı çıkarması önemli ama Meclis’i harekete geçirecek en büyük güç biz kadınlarız. Çünkü bugün Meclis de bu erkek egemen bakış açısı tarafından yönetiliyor. Biz oradayız. HDP Kadın Meclisi olarak Meclis’te de mücadelemizi devam ettireceğiz. Ama alanlarda, sokaklarda meydanlarda, yani yaşamın tüm alanında mücadele ederek başaracağımıza inanıyoruz. Gelin hep beraber birbirimizin sesine ses verelim, bu kadın düşmanı siyasete karşı, farklılıkların düşmanı siyasete karşı ortak bir mücadele yürütelim” dedi.