Oğlu olabilir diye 11 yıl denizden çıkan tüm cenazelerin teşhisine gitti

Oğlu olabilir diye 11 yıl denizden çıkan tüm cenazelerin teşhisine gitti
Yayınlama: 02.05.2020

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 788’inci haftasında 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Zeki Altunbaş’ın akıbetini sordu.


Cumartesi Anneleri bu hafta 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Zeki Altunbaş’ın akıbetini sordu. Açıklamada, oğlundan bir iz umuduyla Marmara Denizi’nden çıkan tüm cesetleri 11 yıl boyunca teşhise giden baba Tahsin Altunbaş’ın, 1992’de bir teşhis dönüşü trafik kazasında hayatını kaybettiği belirtildi.
 
Faili meçhule giden ve kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya devam eden Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 788’inci haftasında 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Zeki Altunbaş’ın akıbetini sordu. Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı yayınla gerçekleştirilen eylemde açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri yaptı. 
 
Salgına rağmen sosyal medya gibi farklı mecralar aracılığıyla hakikat ve adalet arayışlarını devam ettirdiklerini ifade eden Yoleri, tüm toplumu derinden etkileyen salgının yarattığı durumu olağanüstü keyfiliğin ve baskının fırsatı haline çevirmek isteyen iktidara karşı hak ve özgürlükleri kararlılıkla savunmaya devam edeceklerini vurguladı.
 
İŞKENCEYLE SORGULANDI
 
12 Eylül darbecilerinin gözaltında kaybettiği Zeki Altunbaş’ı unutmadıklarını söyleyen Yoleri,  Altunbaş’ın kaybedilmesine dair şu hatırlatmalarda bulundu: “Üniversite öğrencisi olan Zeki Altunbaş, Yalova’da gençlik hareketinin içerisinde yer aldı. Sosyalist Gençlik Birliği Derneği’nin kurucularından biri oldu ve derneğin başkanlığını yaptı. 12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alındı. Yalova’da zorunlu ikametgaha tabi tutuldu. Bu sırada askere çağrıldı. Zorunlu askerliğini yapmak üzere Çanakkale’ye gitti. Yalova’da süren bir operasyonda yakalanan bazı kişilerin onun adını vermesi üzerine, 18 Nisan 1981 tarihinde askerlik yaptığı Çanakkale Er Eğitim Alayı’ndan gözaltına alınıp Yalova’ya getirildi.”
 
İHD Şube Başkanı Yoleri, Altunbaş’ın Yalova Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceyle sorgulandığını, oradan da 25 Nisan 1981 tarihinde eski bir davası olduğu gerekçesiyle İstanbul Selimiye Kışlası’ndaki Sıkıyönetim Mahkemesi’ne götürüldüğünü ekledi.
 
TUVALETE GİRDİ, ÇIKMADI
 
Altunbaş’ın resmi kurumlarca aynı gün mahkeme dönüşünde Yalova-Kartal arabalı vapurunda elleri kelepçeli bir haldeyken kendisine eşlik eden 2 asker ve 2 polisin arasında kaybolduğunun iddia edildiğini belirten Yoleri, tutulan kayıp tutanağında ise Zeki Altunbaş’ın arabalı vapurdaki tuvalete girdiği ve bir daha çıkmadığı yazıldığını ifade etti.
 
Bu iddia karşısında Altunbaş ailesinin arabalı vapurda incelemede bulunduğu, görevlilerle ve aynı seferde seyahat eden bazı yolcularla konuştuğunu dile getiren Gülseren Yoleri, şöyle devam etti: “Zeki’nin asker ve polis eşliğinde vapurda olduğunu görenler vardı ama onun denize atladığına tanık olan yoktu. İnceleme sonrasında aile, 188 cm boyu ve 80 kilo ağırlığı olan Zeki Altunbaş’ın yaklaşık 30 cm’lik tuvalet penceresinden üstelik elleri kelepçeli halde denize atlamasının imkansız olduğunu açıkladı.” 
 
2011’DE ZAMANAŞIMI
 
Baba Tahsin Altunbaş’ın Çanakkale ve İstanbul Sıkıyönetim komutanlıkları başta olmak üzere tüm ilgili makamlara başvuruda bulunduğunu, ancak tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyleyen Yoleri, dosyanın 2011 yılında Yalova Cumhuriyet Savcılığı tarafından ‘zamanaşımı’ gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırıldığını kaydetti.
 
11 YIL İZİNİ ARADI
 
İHD Şube Başkanı Yoleri, 11 yıl boyunca oğlundan bir iz bulmak umuduyla Marmara Denizi’nden çıkan tüm cesetleri il il gezerek teşhise giden baba Tahsin Altunbaş’ın 1992 yılında yine şehir dışındaki bir ceset teşhisi dönüşü sırasında trafik kazasında hayatını kaybettiğini de söyledi. Yoleri, “Tek isteğim ölmeden oğlumun mezarına çiçek bırakmak” diyen anne Cevriye Altunbaş’ın da bu isteğine ulaşamadan 31 Mart 2015 tarihinde yaşamını yitirdiğini dile getirdi.
 
Gözaltında kaybedilişinin 39’uncu yılında Zeki Altunbaş dosyasında maddi gerçeğin açığa çıkartılması ve bu suçun faillerinin cezalandırılması için adli ve siyasi makamları göreve çağıran Yoleri, “Artık yeter! Ağır hak ihlallerinin cezasız bırakılması, bu ihlallerin gerçekleşmesini mümkün kılan koşulların desteklenmesi anlamını taşır” dedi. 
 
‘CEZASIZLIK SON BULSUN’
 
Kayıpların faillerinin cezasız kalmaması için devletin cezasızlık politikasına son vermesini isteyen Yoleri, sözlerini “Kaç yıl geçerse geçsin Zeki Altunbaş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 89 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek noktaladı. (Mezopotamya Ajansı)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.