Türkiye’nin Suriye ve Irak’a dönük su politikası masaya yatırıldı

Türkiye’nin Suriye ve Irak’a dönük su politikası masaya yatırıldı
Yayınlama: 28.09.2021

Kuzey ve Doğu Suriye’de düzenlenen Uluslararası Su Çalıştayı’nda, Türkiye’nin Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunu keserek “Suriye ve Irak’a karşı askeri savaştan daha tehlikeli bir savaş yürüttüğü” ifade edildi.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin 300 delegenin katılımıyla dün Hesekê’de düzenlediği Uluslararası Su Çalıştayı’nda ikinci gününde. Çalıştayın ilk bölümünde 4 ana başlık olmak üzere; nehirler, uluslararası nehirler, bölgedeki su krizinin siyasi ve ekonomik yönleriyle ile ilgili uluslararası anlaşmalar ele alındı.

Çalıştayın ilk bölümünde Fırat Araştırma Merkezi Müdürü Silêman İlyas, Uluslararası Hukuk Öğretmeni Mehmûd Batil ve Cenevre Çağrı Örgütü Eş Başkanı Zozan Îbrahîm konuştu.

TÜRKİYE ANTLAŞMALARI YOK SAYIYOR

Konuşmacılar Fırat ve Dicle nehirleri konusunda Suriye, Türkiye ve Irak arasında imzalanmış uluslararası sözleşme üzerinde durdu. Katılımcılar, Türkiye’nin siyasi çıkarları için anlaşmayı bozduğunu dile getirildi.

Su kaynakları konusunda uluslararası anlaşmaya işaret eden konuşmacılar, ülkelerin su paylaşım ihtiyacının, birçok ülkeden geçen sudan faydalanmalarının Helsinki Anlaşmasının kararı olduğunu hatırlattı. Konuşmacılar, Türkiye tarafından Fırat ve Dicle nehirleri üzerine kurulan barajlardan dolayı Suriye ve Irak’ın bu nehirlerden faydalanamadığına dikkat çekti.

Çalıştay ikinci bölümünde konuşmacı olarak Jeostratejist Gerard Chalian, Sully Örgütü Kurucusu Dirty Alan Bound, Ekonomist ve Ziraat Mühendisi Hesen Ezam, Kuzey ve Doğu Suriye Gıda Güvenliği Koordinasyonu Yardımcısı Lorîn Betal ve Ekonomist Ehmed Berekat katıldı.

Oturum dört ana başlık altında yürütüldü. Su savaşları, uluslararası çatışmalar ve siyasi yansımaları, su krizinin topluma etkisi ve su kıtlığının bölge tarımına etkisi başlıkları tartışıldı. Konuşmacılar, suyun siyasi çıkarlar için kullanılmaması yönünde anlaşmaların olduğuna dikkat çekerek, devletlerin suyu bir ulusal güvenlik aracı olarak görmesinin hukuksuz olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirten konuşmacılar, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı suyu silah aracı olarak kullandığını ifade etti.

SUYUN KORUNMASI İNSANIN KORUNMASIDIR

Çalıştay üçüncü oturumunda ise Mısırlı Siyaset Bilimi ve Kamu Hukuku Profesörü Muxtar El Xebaşî, Rouillion Uluslararası İlişkiler ve Siyasi Araştırmalar Enstitüsü, Corner House Örgütü Kurucusu ve Müdürü Nicholas Herald Yard konuşmacı olarak yer aldı.

Konuşmacılar, su savaşının uluslararası çatışmalara dönüşmesinin daha sonraki bir aşamada Ortadoğu ve dünyadaki sorunları derinleştirdiğini, ülkeler ve hükümetler arasında bir çatışma kaynağı olacağını ve toplumlar arasındaki savaşların önemli bir nedeni olacağını kaydetti. Türkiye’nin kendine komşu ülkelere karşı izlediği siyasete dikkat çeken konuşmacılar, Türkiye’nin bölgeyi parçalayarak halkların geleceğini kendi kontrolü altına almaya çalıştığını söyledi.

Fırat ve Dicle havzasına kurulan 22 baraja su depolayan Türkiye’nin Suriye ve Irak’ı susuz bırakmayı amaçladığını dile getiren konuşmacılar, Türkiye’nin bölgeyi kontrol altına alma hedefinde olduğunu vurguladı. Türkiye’nin inşa ettiği barajların bölgede ciddi sorunlara neden olacağı uyarısında bulunan uzmanlar, özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’nin bundan çok olumsuz etkilendiğini ifade etti. Konuşmacılar, su güvenliğinin korunması ile insan güvenliğinin korunması arasında bir fark olmadığını kaydetti.

Çalıştay, bugün düzenlenecek 4 ve 5’inci oturumlarla sona erecek.(MA)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.