HDP Eş Genel Başkanı Sancar: İnsanlarımız iyiliği örgütlüyor, iktidar ise kötülüğü

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: İnsanlarımız iyiliği örgütlüyor, iktidar ise kötülüğü
Yayınlama: 13.02.2023

HDP Kriz Koordinasyon Merkezi, Eş Genel Başkan Mithat Sancar başkanlığında olağanüstü toplandı. Sancar, “İktidarın tüm kötülükleri ve çirkinliklerine rağmen insanlığın büyük dayanışması her yerde kendini gösteriyor” dedi.

Maraş merkezli iki yıkıcı deprem sonrası oluşturulan ve 8 gündür deprem bölgesinde çalışmalarını yürüten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kriz Koordinasyon Merkezi, Eş Genel Başkan Mithat Sancar başkanlığında olağanüstü toplandı.

Dayanışmanın önemine dikat çeken Sancar, “Ortada büyük bir yıkım var ama yıkılmayan bir şey de var: İnsanlık” ifadelerini kullandı. İktidarı eleştiren Sancar, “İktidarın tüm kötülükleri ve çirkinliklerine rağmen insanlığın büyük dayanışması her yerde kendini gösteriyor. İnsanlarımız iyiliği örgütlüyorlar, bu iktidarsa kötülüğü örgütlüyor. Karşı karşıya olduğumuz durum bir organize kötülüktür” dedi.

Sancar’ın toplantıda yaptığı açıklamalar şöyle:

‘ORTADA BÜYÜK BİR YIKIM VAR AMA YIKILMAYAN BİR ŞEY DE VAR: İNSANLIK’

“Tarifi çok zor bir acıyı yaşıyoruz. Kelimelerin boğazımızda düğümlendiği bir zamandayız. İnsanların feryatları çığlıkları, büyüyen haklı öfkesi asla unutulmayacak. İktidar sahiplerinin “kader planı”, “asrın felaketi” diyerek kendi sorumluluklarını ve becerisizliklerini gizleyebildiklerini sandıkları bir süreç değil bu.”

“Asıl depremleri insani ve toplumsal felakete dönüştüren şey, iktidarların ve devletlerin tutumu ve politikalarıdır. Bu faktörlerin başında tedbirsizlik gelmektedir. Önlemlerin zamanında alınmayışı bir diğer faktördür. Acil müdahale ve yardımların vaktinde ulaştırılmaması da yıkımı büyüten temel unsurlardandır. Yöneticilerin vurdumduymazlığı, koordinasyonsuzluğu felaketin temelinde yatmaktadır. İnsan ve toplum merkezli yönetim yerine ranta ve talana dayalı politikalar yıkımın başlıca sebebidir.”

“Bu kara kışın ortasında insanlarımız soğukta kaderlerine terk edilmiş durumda. Çadır, soba, batataniye gibi ihtiyaçların devlet ve hükümet düzeyinde yeterli oranda karşılanmadığı bir durum söz konusu. Yardımların dağıtılmasında kargaşa yaşanıyor.”

“Ortada büyük bir yıkım var ama yıkılmayan bir şey de var: İnsanlık. Dim dik ayakta.
Sivil toplumun, milyonlarca gönüllünün, tek tek bireylerin, aydınların, sanatçıların, sendikaların, iş insanların, siyasi partilerin, yerel yönetimlerin yardım için adeta seferber olduğu büyük bir dayanışma yaşanıyor. Bu büyük yıkımın içinden bir kez daha büyük insanlık kendini gösteriyor. Böylesine anlamlı bir dayanışma yaralarımızı saracak en temel yoldur. Bu dayanışma ile acılarımızı azaltacak, yaralarımızı saracağız.

‘KARŞI KARŞIYA OLDUĞUMUZ DURUM BİR ORGANİZE KÖTÜLÜKTÜR’

“İktidarın tüm kötülükleri ve çirkinliklerine rağmen insanlığın büyük dayanışması her yerde kendini gösteriyor. İnsanlarımız iyiliği örgütlüyorlar, bu iktidarsa kötülüğü örgütlüyor. Karşı karşıya olduğumuz durum bir organize kötülüktür.”

BİNLERCE ARKADAŞIMIZ DEPREM BÖLGESİNDE’

‘HDP olarak depremin yaşandığı ilk gün Ankara ve Diyarbakır’da Merkezi Kriz Koordinasyonlarımızı hemen kurduk. Bunun yanı sıra depremin yaşandığı bölgelerde etkin bir çalışmanın yürütülmesi için örgütlü olduğumuz il ve ilçelerde seçim koordinasyon merkezlerimizi yerel Deprem Kriz Koordinasyon Masalarına dönüştürdük. Şu an 3000’den fazla arkadaşımız, birinci dereceden sahayı koordine ederken, binlerce arkadaşımız da aktif olarak çalışıyor. Bunun dışında Meclis grubumuz, Gençlik ve Kadın meclislerimiz bir bütün olarak sahadalar. Deprem sonrası yıkımının en ağır olduğu 6 ilde, vekillerimiz sürekli ve dönüşümlü bir şekilde halkımızla iç içe yaraları sarmaya ve acıları azaltmaya katkı sunuyorlar. Bugüne kadar Koordinasyon Merkezimize yaklaşık 60 bin başvuru yapıldı. Bu görüşmeler sonucu yaklaşık 300 bin ayrı iletişim gerçekleştirildi. Enkaz altındaki insanlarımıza acil müdahale için bulundukları yerin AFAD’a bildirilmesinden, acil yardımların organize edilmesi ve deprem bölgelerine ulaştırılmasına kadar her alanda seferber olduk. Arkadaşlarımız kurtarma çalışmalarında bizzat yer aldı, yer almaya devam etmektedir. Bize ulaşan her insanımızın sesini hemen gerekli her yere ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu çabamızı da devam ettireceğiz. Deprem bölgelerinden Ankara, Mersin, Urfa, İstanbul ve Kayseri’deki hastanelere taşınan ve bu hastanelerde tedavi gören, taburcu olan 12 bin 322 afetzede ile temas kuruldu. Erzak ve malzeme yardımları koordine edilmeye devam edilmektedir.

Şu ana kadar TIR, kamyon ve kamyonet olmak üzere 617 araç deprem illerine, ilçelerine ve köylere tarafımızdan ulaştırılmıştır. Evlerde misafir etme çalışmaları kapsamında 26 farklı ilden aldığımız aramalar sonucunda 345 aileyi konuk edecek imkânlar yaratılmıştır. Merkezi Kriz Koordinasyonu bünyesinde teknik, ulaşım ve konaklama, AFAD ile iletişim ve illerle iletişim ekibi olmak üzere, 4 ayrı komisyon kurduk. Kurduğumuz ihbar hatlarından gelen bilgiler arkadaşlarımız tarafından teyit edilerek AFAD’a, il kriz koordinasyonlarına iletilerek, yardımların ulaşması sağlanmaya çalışılmıştır. Hatlarımız 24 saat açık tutulmaktadır.

‘MUHTARLARLA İLETİŞİM KURDUK’

Adıyaman, Maraş, Hatay ve Malatya’nın tüm ilçeleri ile Antep’in İslahiye ilçesi mahalle muhtarlarını aradık. Toplam 24 ilçemizde 1148 muhtarımızla iletişime geçtik. Tabii ki deprem dolayısıyla iletişim sorunları var, ulaşamadıklarımız da oldu ancak muhtarların yüzde 75’i ile iletişim kurmayı başardık. Muhtarlarımıza önce geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Hayatını kaybeden yurttaşlarımız için bir kez daha başsağlığı diledik, yaralıların durumunu sorduk, enkaz çalışmalarının son hali hakkında bilgi aldık. En önemli konu da genel ihtiyaçları ve acil gereksinimleri konusunda notlarımızı tutup Kriz Koordinasyon Merkezimize, oradan da ilgili birimlere ilettik, bu çalışmalarımız devam ediyor.

‘SEFERBER OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Havalar soğuk, bu nedenle çadır ihtiyacı da ilk sırada yer alıyor. Birçok yere hiç henüz ulaşılamamış. Görüştüğümüz ilçelerin tümünde bu ihtiyaç var. Aciliyetini koruyor çadır ihtiyacı. Depremden hiç hasar görmemiş olsa bile insanlar evlerine girmiyorlar bunu da elbette anlamak gerekiyor. Barınma ve ısınma ihtiyacı depremden etkilenen bölgelerdeki bütün insanlarımız için geçerlidir. Muhtarlarla yaptığımız tüm görüşmelerde bütün muhtarlar, toplumun gösterdiği yüksek duyarlılık ve toplumsal dayanışmadan çok memnun olduklarını belirttiler. Halkımız birbiriyle dayanışmasının önemine burada da ortaya çıktı. Partimize hem dayanışma dolayısıyla hem de aramamız dolayısıyla teşekkürlerini de ilettiler. Biz bu teşekkürü hak etmek için daha fazla şey yapmamız gerektiğinin de farkındayız. Bizim teşekkür gibi bir beklentimiz yok. Bu bizim sorumluluğumuzdur. İnsani ve siyasi görevimizdir teşekkürleri de başımız gözümüz üstünedir. Daha fazla dayanışma için seferber olmaya devam edeceğiz. Acımız, yaramız büyük ama dayanışmamız da yine aynı şekilde büyüktür.”

İKTİDAR İNSANLARIMIZIN ÜZERİNE ÇÖKMÜŞTÜR’

“Bugüne kadar iktidar ne yaptı? Bir de kısa bir bilanço çıkaralım bu konuda. Yaşanan depremde insanların üzerine sadece çürük binalar yıkılmadı. Çünkü esas yıkımın nedeni, başta da belirttiğim gibi siyasi iktidarlardır, devletlerdir. Çürük düzen ve yozlaşmış iktidar insanlarımızın üzerine çökmüştür. Savaştan, talandan, ranttan ve yalandan başka bir şey bilmeyen AKP-MHP’nin tekçi iktidarının enkazı da halkın üzerine yıkılmıştır. Devletin, kamunun kaynakları ve imkânları böylesi zamanlarda insanların hizmetinde olmayacak da ne zaman hizmette olacak? İktidar ve yönettiği devlet kurumları, bu depremde müdahalede çok geç kaldılar. Bizler gözlerimizle gördük ama tüm ülke buna şahittir. Depremin ardından ben ve Pervin Buldan Eş Başkanım arkadaşım bölgeye gittik, Benim Antakya’da Samandağ ve çevre ilçelerde gördüğüm tablo gerçekten bütün bu söylediklerimizin az bile olduğunu ortaya koyuyor.

‘DEPREM İNSANİ KRİZE DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜR’

Hiçbir yardım ve kurtarma ekibine depremin üzerinden 35 saat geçmişken rastlamadım. Oysa bu sürenin ne kadar önemli olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla bu gecikme ve kaos, organizasyonluk, beceriksizlik maalesef can kayıplarının büyük ölçüde artmasına yol açmıştır. İktidarın, devlet kurumlarının bu durumu, felaket boyutlarını büyüten başlıca faktördür. İktidar krizi yönetememiş, depremi bir insani krize ve trajediye dönüştürmüştür. Her felakette görüyoruz ki iktidara göre ilk kurtarılması gereken insan canı değil, kendilerinin bekası ve imajıdır. Bu rejimle, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adını verdikleri bu rejimle ‘yürütmenin hızlı karar alabildiği ve hareket edebildiği’ iddiasının da çökmüştür. Tek adam yönetimi çökmüştür. Bütün bunlar artık herkesin çıplak gözle gördüğü gerçeklerdir. İnsanlar enkaz altında canlarını ararken, iktidarın enkaz üstünde düşman arıyor olması da kayda geçmesi gereken büyük bir ayıptır. İktidar bir yandan enkaz üstünde düşman ararken öte yandan sivil müdahale ve dayanışmayı engellemeye çalışmış, kutuplaştırma ve nefreti körükleyen açıklamalar yapmıştır. Bu ülke bir deprem coğrafyasında yer alıyor. Bütün hazırlıkların, tedbirlerin ve afet yönetim planlarının bu bilimsel gerçeğe göre olması gerekirdi. ek örgütlerinin de bizatihi burada yer alması gerekiyor. Bu da yerindelik ilkesinin bir gereğidir. Karar mekanizmalarının da pratik tedbirleri de en etkili ve hızlı şekilde ancak yerinden ve yerellik ilkesi ile sağlayabiliriz. Tekçi, merkeziyetçi yol ve yöntemlerle toplumun iyiliği, kamunun yararı için bir hizmet örgütlenmesi mümkün olmuyor. Tarih boyunca olmadı, şimdi de acı faturalarla maalesef yeniden ortaya çıktı. Bu deprem bize tam olarak göstermiştir ki merkeziyetçi yönetim her kurumu ve kademeyi felce uğratmıştır. Ayrıca sosyal devlet ilkesi de nasıl tahrip edilmiş, bu depremde bunu da gördük. Sosyal devlet ortadan kaldırılmış. Anayasada yazılı bir ilke olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor.