KAPİTALİZM, İNSAN İLİŞKİLERİ VE YABANCILAŞMA!

KAPİTALİZM, İNSAN İLİŞKİLERİ VE YABANCILAŞMA!
Yayınlama: 30.05.2020

Kapitalizm insanları birbirine hem yakınlaştırır, diğer taraftanda yabancılaştırır. Kapitalizm üretimini büyük sanayii ve fabrikalarda ürettiğinden üretim için, işçi toplulukları bir araya gelir. Mesaii saati içinde arkadaş ve yoldaş olurlar ancak iş sonrası arkadaşlık yoldaşlık işyerinde kalır.

Fabrikaların, işverenlerin iş gücüne ihitiyacı vardır. İşçiler  işgücünü satarak yaşamak için,  işçiler (proleterler) emeğini patrona,  işverenlere satarak yaşamak zorundadır.

Patron, işverenler ise, işgücüden, emek üzerinden artı-değer sağlıyarak kära geçer. Burda ki, kär emeğin üzerinden artı-değer sağlıyarak kazanır.

Bu kapitalizmin bir yasasıdır. Asıl sorun benim vurgulamaya çalışacağım konu ise, Bir- emeğin ürettiğine yabancılaşması.

İki- işçilerin üretim dışında toplumsal yaşamda birbirlerine yabancılaşması.

Üç insani ilişkilerin yerine yabancılaşarak, insani değerlerden uzaklaşarak her şeye menfat ve çıkar karşılığı yaklaşarak insani ilişkilerin çürümesine değinmeye çalışacağım.

Kapitalizm topluma teorik olarak bireyselciliği öğretir, bireyselciliği ve bireyciliği ile sorunları toplumsal olmaktan çıkarır bireylerin kendi sorunu haline dönüştürür. Burda toplumsal bölüşüm, paylaşım değil. Bireyler menfatine çıkar ilişkilerine dönmüş olur. Toplumsal zenginlik değil bireylerin zengin olması bireylerin daha iyi yaşaması devlet zenginler devleti, yasalar  işçi-emekçi yararına değil işverenlerin lehine çalışan yasalardır.

Kapitalizm özel mülkiyete dayandığı için, para+eşittir= İnsanlık. İnsana değer değil, paraya değer verilir.

Paran varsa insanlık vardır. Paran yoksa insanlıkda bitmiş demektir, bireyselik eşittir-bencilik toplum aç kalmış, insanlar acından ölmüş, yoksulluktan ölmüş, işsiz kalmış kapitalizmi ilgilendirmez.

Eğer kapitalizmin kärı varsa çıkar ve menfati varsa insana sahip çıkar yoksa umrunda değil, bireyci, baneneci, bencil bir toplum yapısını her gün görmekteyiz, duymaktayız, yanında adam ölse banene diyor geçip gidiyorsa o insanlıktan ne olur?

Kapitalizm işbölümünün ve özel mülkiyetin insan ilişkileri üzerindeki başlıca ve evrensel etkisi insanları toplumlar içinde bölmek, bazılarının emeğinin başkalarının geçim aracı olarak sağlamaktadır. Başka bir deyişle, işbölümü ve özel mülkiyet sayesinde bazı insanlar başkalarının emeğini kendi amaçlarına alet etmekte, böylece ondan istedikleri ürünleri elde edebilmektedirler.

İşte bunun sonuncu olarak insan ilişkilerine insan yapısı bir asimetri getirilmiş olmaktadır. Bu asimetri erkeklerle kadınlar, güçlülerle zayıflar, yaşlılarla gençler, ana babalarla çocuklar gibi. Arasında ki, ilişkilerin doğal asimetrisinden farklı olup tahakküm ve sömürünün simgesi olan bir asimetridir. Bu insanlar kendi aralarında iyice bölündükleri ve birbirlerine yabacılaştıkları anlamına gelir.

 Bu yabancılaşma insanlar  arasında ki, doğal ve kişisel ilşkileri, sadece cinsiyet, yaş yetenek, karekter bakımından birbirlerinden ayrılan insanlar arasında sırf bir arada yaşamaktan doğan ilişkileri etkiler. Yani zorunlu bir arda olmaktır. Yukarıda söylediğim gibi, bir işyerinde veya herhangi üretim alanında birlikte yanyana çalışma gönüllü birliktenlik değil, zorunlu bir araya gelmektir. Burda insanları bir arada tutan yaşamlarını emeklerini satarak aynı işyerinde zorunlu bir araya  gelmişlerdir.

Bir – Bugün kapitalizmde insanlar üretiklerine yabancılaşmışlardır. Ürettikleri ürünü almak için gücü yetmiyor, aldığı ücret ürettiği ürüne eşit değil ve gücü yetmiyor.  Kapitalizm; yani insanların, emekçilerin alım gücünü her gün kayıp etmektedir. Bugün çalışanlar emekçi sınıflar yaşamı zorlaşmıştır  alım gücünü kayıp etmiş ürettiği ürüne böylece yabancılaşarak o üründen faydalanmamakta eğer bu yiyecekse tadına bakamamakta, yiyememekte ürettiği giyecekse onu giyememekte, elektoronik veya beyaz eşya, araba ise, bunlara tamamen yabancılaşarak yeterli olarak faydalanamazlar.  Hele günümüzde toplumda arz ve talep dengesi bozulmuşsa. Bırak lüks olan malları almayı aldığı ücretten karnını doyurmaz olmuştur. Açlıkla, yoksulukla kapitalizm altında insanlar her bakımdan çürümektedir.

İki- işçilerin, emekçilerin, ailelerin ana-babaların çocukların, kadın ve kocaların birbirine karşı  yabancılaştığı bir sistemdir kapitalizm. Toplumları, insanları birbirine yabancılaştırır.

Günümüzde işçiler ve emekçiler bir birlerine yakın olacaklarına tam tersi uzaklaşmaktadır. Habuysa birlikte bir arada olarak işverene, patrona karşı örgütlense veya kapitalist sisteme karşı örgütlense birbirlerine bağlanarak mücadele yoldaşı olacaklardır.

Hemde istedikleri hak ve talepleri alacaklardır. Bugün kapitalist sistem işçilerin- emekçilerin ekonomik örgütü olan sendikaları işlevsiz hale sokmuştur. Tüm dünyada sendikalar artık eskisi gibi işyeri örgütlenmesi yapamamaktadır. İşveren iş yerlerini bölerek taşeron firmalara devrederek iş yerine sendikanın girmesini önlemiştir.

Ayrıca işçiler arasında rekabeti ve vasıfları koyarak işçilerin bir araya gelmesine sınırlar koymuştur. Kim daha işverene, patrona yağcılık ederek bağlanırsa o işyerinde daha çok itibar görmekte işini kayıp etme korkusunu az yaşamaktadır.  Yukarıda söylediğim gibi, işyerinde zorunlu olarak yanyana çalışmak zorunda olduklarından yanyana duruyorlar. Eskisi gibi iş yeri dışında, dışarıda dost olmak, arkadaş olmak dönemi biterek birbirlerine yabancılaşmışlardır.  Kapitalizmde yukarıda söylediğim gibi; bireyciliği ve bireyselliği geliştirerek insanlar birbirine yabancılaşır, yabancılaşma toplumun her kesimine yansımıştır.

Üç-Aile sistemi dahi yabancılaşmıştır. Önceden çocuklar büyür  anne babasına yardımcı olmaya çalışırdı. Şimdi bu ortadan kalkmıştır.  Kapitalizm insanları metalaştırmıştır. Alınan satılan değerlere dönüşmüş eğer menfat varsa, çıkar varsa, paran varsa insanlar birbirine yaklaşmaktadır. İnsanlar metalaşmış bir toplumsal sorunda paylaşmayı, bölüşmeyi unutarak yabancılaşırlar kapitalizm özel mülkiyet ilişkisi olduğuna göre her konuda yabancılaşacaklar.

Kadın-koca ilişkileri bozulmuştur. Kapitalizm kadına erkekten eşit olma hakkını vermemiş ve kaldırmıştır. Üretimde dahi kadınlara az ücret ödenir. Halbuysa erkek de aynı işi aynı üretimi yapmasına rağmen az ücret ödenir. Kapitalizm kadına özel mülkiyet, meta  gibi bakar, yani alınır satılır şeklinde. Bu anlamda kadının eşit olması mümkünmüdür.

Kadınların erkek den  fiziki olarak güçsüz olması her anlamda eşitsizliği doğurmuştur. Aile yaşamına bakıldığında kadın-koca birlikte çalışırlar ama erkeğin eve geldiginde ya oturur yada yatar, ama kadının görevi bitmez, yemek yapacak, bulaşık yıkayacak, çamaşır yıkayacak, ütü yapacak, çocuk doğuracak, çocuklara annelik yapacak vs. Vs. Toplumsal işleyiş kadın koca arasınada girer yabancılaşma burdada baş göstererek sevgisizlik, mutsuzluk ve doyumsuzluk sonuncu, ayrılıklar, boşanmalar başlar ve Aile işleyişi bitmiş olur.

Aile içi şiddet başlar; Ev  ekonomisi  bozulmuş gelir gideri karşılamayorsa ihtiyaçlara çözüm olmuyorsa,işsizlikte üzerine eklenince psikolojik sorunlar artmış! Aile içi şiddet tehlikeli boyutlara ulaşmış demektir.

Bugün sokakta kalan o kadar çocuk varki veya yaşlı insanlarımız varki, eğer birde  sosyal devletin olmadığı bir yerde yaşıyorsa! İnsanlar, kadınlar, yaşlılar, çocuklar sığınacak yerleri olmadığından sokağa atılmaktadırlar. İnsanlar artık tüm değer yargılarını kayıp etmiştir. Bu insanların kötü veya iyi olduklarından değil kapitalist sistem bu insanları yabancılaştırmaktadır. Baba oğuldan, evlat anadan, kadın erkekden kaçmaktadır. Bireyci, bencil, baneneci ne olursa olsun toplum anlayışı hakim duruma gelmiştir.

İnsan ilişkilerine eşitsizlik, yabancılaşma ve kişiselsizleştirmenin girmesi insan toplumuna kişisel çatışmalardan tamamen farklı çatışmalar getirmektedir. Bütün grup  ya da sınıflar arasından, kişisel anlaşmazlık ya da kavgalardan değil, özel mülk edinme yöntemlerindeki farklardan doğan çıkar çelişkileri. Bu çatışmalar  tamamen gayri şahsidir ve insanlar birbirlerine karşı sempati ya da antipatilerinden bağımsızdır.

İnsanlar ister istemez bu çatışmaların tuzağına düşerler. Bugün yaşadığımız dünyada  küresel kapitalizm insan ilişkilerini ve değerleri çürütmüştür, kapitalizm sürdüğü müddetçe, özel mülkiyet devam ettiği sürece,  insanlar bu toplumsal eşitsilikten, çürümekten  kurtulamayacaktır.

Bu kapitalist sistemin  alternatifi vardır. Önemli olan kapitalist sistemi yok ederek sosyalist toplumu kurmaya giden yolda örgütlenmek  ve mücadele etmektir. Bu gün günümüzde sovyet sosyalizmin çözülmesinden sonra sosyalizme sınıfsız topluma inanmayan o kadar eski sosyalist olduğunu söyleyen var ki,  sosyalizm  ve sınıfsal mücadele dediğinde tepki duymaktalar.

’’Sınıf mücadelesinin sevimsiz ve ’’kaba’’ görülerek reddeldiği yerlerde sadece ’’gerçek insan severlik’’ sosyalizmin temeli, gevezelikler de ’’adalet’’ sayılmaktadır.  K.Marks, F.Engles: (A Bebel, V. libkneht Mektuplar)

’’Ve günümüzde  de öyleleri var ki, kendilerine özgü yansız ’’yüksek görüş’’leriyle, işçilere, sınıfsal çıkarlarının ve sınıf mücadelesinin çok üstünde dolaşan hayali bir sosyalizmin propagandasını yapmakta, birbirleriyle savaşan sınıfların çıkarlarını yüce bir insanlık sevgisiyle barıştırp uyuşturmağa çabalamaktadırlar. Bunlardan bazıları yenidirlerdir, daha öğrenecekleri pek çok şey vardır; ötekiler de, işçilerin en azılı düşmanlarıdır, koyun postuna bürünmüş kurtlardır.’’ (F.Engles)

Kapitalizm var olduğu sürece sınıflar mücadeleside var olacaktır diyorum. Kapitalizmin  alternatifide yine sosyalizm, yine sosyalizm olacak. Sınıfsız sömürüsüz toplum mutlaka bir gün kurulacak insanlar özgür eşit bir biçimde yaşayacaktır.

29.5.2020

Mehmet Özcan

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.