Kürt yazar Menaf Osman, sınır dışı edilmek isteniyor: ‘Ya cihatçı çetelere ya Suriye rejimine teslim edilecek’

Kürt yazar Menaf Osman, sınır dışı edilmek isteniyor: ‘Ya cihatçı çetelere ya Suriye rejimine teslim edilecek’
Yayınlama: 07.09.2023

Tahliye edilen Kürt yazar Menaf Osman, sınır dışı tehdidiyle karşı karşıya. İHD, sınır dışı kararının hukuka aykırı olduğunu belirtirken; Yeşil Sol Partili Çubuk, “Ya cihatçı çetelere ya Suriye rejimine teslim edilecek” dedi.

Manisa Akhisar T Tipi Cezaevi’nde tutulan Hesekê doğumlu 58 yaşındaki Abdulmenaf Osman, 30 yıl 6 ay sonra tahliye edildi. 28 yaşında tutuklanan Osman, 58 yaşında cezaevinden çıktı fakat şimdi de sınır dışı tehdidiyle karşı karşıya. Edirne Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM) tutulan Osman’ın sınır dışı edilme kararına karşı avukatların itiraz hazırlıkları sürüyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Mülteciler Komisyonu üyesi avukat Barış Işık, Osman’a yaşatılanların hem ulusal hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, “Maalesef bu durumla çokça karşılaşmaktayız. Cezaevlerinden tahliye olan mahpuslar mülteci olmaları durumunda, sınır dışı edilme tehdidi ile karşı karşıya kalıyorlar” dedi.

‘ULUSLARARASI KORUMAYA BAŞVURAN BİRİNİ SINIR DIŞI ETMEK HUKUKA AYKIRI’

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Osman’nın sınır dışı edilmesi halinde ya Suriye rejimi ya da cihatçı örgütlere teslim edileceği endişesini paylaşan Işık, bunu da ciddi bir hak ihlalini yaşatacağını aktardı. Osman’ın uluslararası korunma hakkının olduğunu söyleyen Işık, “Uluslararası korumaya başvuran birini sınır dışı etmek hukuka aykırıdır. Maalesef bu tür uygulamaların yaşandığını görmekteyiz. Herkes tarafından biliniyor ki Suriye hala demokratik bir ülke sıfatına sahip değildir. Buraya gitmek istemeyen birini göndermek hukuka aykırıdır. Osman’ın güvenli 3’üncü ülkeye gitmesi önünde herhangi bir engel yoktur” diye belirtti.

‘YA CİHATÇI ÇETELERE YA SURİYE REJİMİNE TESLİM EDİLECEK’

Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk da Osman’ın Suriye doğumlu olmasından kaynaklı GGM’ye götürülerek sınır dışı edilmek istendiğine dikkat çekti. Çubuk, “Ailesi burada yaşıyor. Birlikte yaşayabilmesine rağmen sınır dışı edilmek isteniyor. Suriye’de devam eden bir savaş durumu var. Osman, sınır dışı edilirse ya cihatçı çetelere ya da Suriye rejimine teslim edilecek. Hayati tehlikesi olan bir insanın sınır dışı edilmesi insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların ihlal edilmesi demektir. Osman derhal serbest bırakılmalı. Kendisi istiyorsa 3’üncü güvenli bir ülkeye gönderilmesi gerekiyor” diye aktardı.

‘POZİTİF YÜKÜMLÜLÜKLERİN İHLALİ ANLAMINA GELİYOR’

Mülteci-Der Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Gizem Metindağ da, Osman’ın sınır dışı edilmeyeceğini yasalardaki maddelerle açıklayarak, şunları söyledi:

“Osman hakkında 54/1-a-b-d bentleri kapsamında sınır dışı kararı alınmıştır. A bendi TCK’nın 59. maddesine atıf yapıyor, yani ceza almış ve bunun infazı sonrasında göç idaresi kişinin sınır dışı edilmesi, kalışı hakkında değerlendirme yapması gerekir. Kişi hakkında verilen sınır dışı kararının gerekçeleri yerindeymiş gibi görünse dahi bunun ötesinde kanunun (YUKK) 4 ve 55. maddeleri önümüzde. 4. madde geri gönderme yasağı, 55. madde sınır dışı edilmeyecek. Tarafı ve yükümlüsü olduğumuz tüm hükümleri ve Suriye’nin mevcut durumunu değerlendirdiğimizde kişi hakkında Suriye’ye sınır dışı kararı verilmesi açık biçimde devletlere işkencenin önlenmesi konusunda yüklenen pozitif yükümlülüklerin ihlali anlamına geliyor.”

NE OLMUŞTU?

3 Mart 1993 tarihinde Batman’da gözaltına alınan Osman hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından “Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” iddiasıyla müebbet hapis cezası verilmişti. 3 Mart’a tahliye olması gereken Osman, pişmanlık dayatmalarını kabul etmediği için İdare ve Gözlem Kurulu tarafından tahliyesi altı ay daha ertelenmişti.

Osman’ı cezaevi önünde, ailesi, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri İle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EGE TUHAYDER), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri karşılamak istemişti ancak Hesekê doğumlu olan Osman, Manisa Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) gönderilmek üzere Akhisar Jandarma Karakolu’na götürülmüştü. Jandarma karakolunda bekletilen Osman, ailesiyle görüştürülmemişti.

MENAF OSMAN KİMDİR?

Menaf Osman, Rojavalı bir Kürt. 1965 yılında Hesekê’de doğdu. İlk, orta ve liseyi bu şehirde okudu ve üniversite okumak için Şam’a gitti. Menaf Osman, eğitimini Şam Üniversitesi Jeoloji Bölümü’nde tamamladı.

1993 yılında tutuklanan yazar Menaf Osman, tutuklanmadan önce ve tutuklandığından bu yana birçok dergide yazılar yazdı. Dokuz kitabı bulunan Menaf Osman’ın Türkiye’de yayımlanan iki kitabı bulunuyor. Aynı zamanda Menaf Osman’ın “Destê Şeş Tilî (Altı Parmaklı El)” adlı oyunu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi.

KİTAPLARI

  • Girê Şêran / Roman / Weşanên Aram / 2003
  • Şînok / Çîrok / Weşanên Lîs / 2011
  • Namûsname / Roman / Weşanên Aram / 2016
  • Piling, Şoreşname 1 / Roman / Weşanên Ar / 2016
  • Silava Bajariyan / Çîrok / Weşanên Azad
  • Sînor / Roman / Weşanên Aryen / 2018 (Türkiye’de yayımlandı)
  • Lênûska Leyla / Roman / Weşanên Aram / 2018
  • Sêbareya Zindanê – 1: Cuhû / Roman / Weşanên Sîtav / 2019
  • Sol / Çîrok / Weşanên Aryen / 2021 (Türkiye’de yayımlandı)

SÎNOR’UN TANITIMINDAN…

Menaf Osman’ın Sînor adlı romanın tanıtımında yayımlanan kesit şöyle:

“Uzun bir tartışmanın ardından sınırda son bir keşif yapmak için hep birlikte gitmeleri gerektiğine karar verdiler. Keşfetme kararı Evdil’de yeni bir hayranlık yaratmıştı. Ailesini ikiye bölen “kılıç”ı ilk kez görecekti! Halkının yarısının birdenbire Derebeyler ve diğer yarısının da Astlar haline geldiği sınır neydi? Babası ona şunları anlattı: “Oğlum, bir sabah uyandık ve gördük ki topraklarımızın ortasına bir çizgi çekilmiş ve bize sınırın o tarafına, yani sınıra gidemezsiniz diyorlar! Bu nasıl sınırdır baba, sınır nedir oğlum, topraklarımızın yarısı, arkadaşlarımızın, insanlarımızın yarısı orada kaldı, hayır oradan geçilmez dediler, orası başka bir devlet! Ulaşamayan sözler delilerin kafaları, ondan kaçmamızı istediler ama biz henüz deli olmadığımızı biliyorduk ve aklımız kafamızdaydı.Deden Soro, iki amca ve bir teyze, üç teyze ve bir kız kardeşle birlikte onların çocukları, hepsi bir gecede Derebeyi oldu, biz de aynı gece Alt Sahip olduk! ..”

SOL’UN TANITIMINDAN…

Menaf Osman’ın Sol adlı romanın tanıtımında yayımlanan kesit şöyle:

“On altı kurşun varsa toprağın öptüğü vücut Şilan’dır. O zamanlar aramızda on altı yaşında olan biriydi. Resimde görünen çiçekler ve çimenler de onun kanına bulanmıştı. O çiçeğin gururu da bu varsayımı doğruluyordu. O evlerin sahibine hâlâ meydan okuyor diyorsunuz! Shilan’daki durumun devam ettiğini düşünüyorsunuz. Onun kendisi olduğunu söylüyorsun. Belki de Shilan’ın yüzü yaprakların arasında saklıydı. Eğer o kadar çok yaprağı kaldırabilseydim yüzü kesinlikle sevimli görünürdü. Silüeti gözümün önüne geldi, yeni bir acının okları üzerime çarptı, kemikleri dizlerime çarptı, sanki o olay, onları öldüren o savaş dün olmuş gibi! Paltosu atkı ve şapkanın içinde kaybolan küçük bir palto, duruşu vakur ve heybetli, kalesi elinden ve sırtındaki çantasından hiç ayrılmayan Kubi’dir. Yürüyüşü yavaş, dudaklarında bir gülümseme ve dudakları rüzgarda uçuşuyor. Aniden yeri sarsan ve onu olduğu yerde durduran sakızın sesi. Dudaklarındaki donuk gülümseme, yere düşüşü, toprağa dokunuşu ve bakışları acısını hâlâ dindiren son anlarım…”

TİYATRO OYUNU

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen “Destê Şeş Tilî (Altı Parmaklı El)” adlı oyunun yazarı Menaf Osman.

Oyunun konusu ise şöyle anlatılıyor:

“Destê Şeş Tilî oyunu, kayıplarının ardından kalanların arayış ve bekleyiş hikâyelerinin anlatısıdır.

Yeri ve zamanı belli olmayan ölü bir mekân; gizli bir güç ile bu hikâyeleri kendine doğru çeker. Her gün şafak vaktinde torunu ile birlikte o mekâna gelen anne (Asê) kayıp oğlunu, torun kayıp babasını bekler. Wesîla ise annesinin telkiniyle kayıp kardeşinin mezarı olarak kodladıkları o mekânı her gün sular ve yaşlı annesinin yerine ağlar.Ölü mekân kayıp birini (Kejo) doğurur. Asê oğlu sanır, Wesîla kardeşi ile benzerlikler kurar.Oralardan ayrılamayan hafızasız Kejo, bir çift yeşil gözün (Keyo) arayışındadır. O mekan bir gün yeşil gözlerin sahibi Keyo’yu da hesaplaşma için oraya çeker.”