Günümüzde dünyada işçi sınıfının sendikal örgütlü gücünün zayıfladığı, ekonomik, demokratik haklarının gasp edildiği. İşçisınıfı hareketlerin gerilediği bir gündeyiz! 1 Mayıs işçi sınıfının mücadele gününde küresel kapitalizm! ”CORONA VİRÜSÜ” dahi fırsata çevirecek kadar alçaldılar. Türkiye’de sokağa çıkma yasağı getirildi. Bazı ülkelerde ise alanlarda kutlanmayacak açıklamaları yapıldı.

1 MAYIS İşçi bayramının tarihçesi nedir?

18’inci yüzyılın sonlarında, 8. saatlik iş günü mücadelesi 1856’da Avustralya işçi sınıfının örgütlü gücü ile başlayan, 1880 li yıllarda devam ederken,  ABD’de özelliklde  1886’da Chicago’da burjuvazinin sert mücadelesi ile karşılaşan İşçiler 3 mayıs günü düzenlenen Mitingde 6 kişi  öldü. Bir yıl sonra 1887’de 4 Mayıs’ta düzenlenen Miting’de 4 işçi önderi göstermelik mahkemelerde yargılanarak Kasım ayında idam edildi.

Dünya işçi sınıfının kararlı mücadelesi karşısında burjuvazi işçi sınıfının bu haklı talebini kabul etmek zorunda kalarak 1890’da 1 Mayıs’ı 8 saatlik iş gününü dünya işçi sınıfı tarafından kutlanarak geleceğe dünya işçi sınıfına mücadele tarihi olarak hediye ediyorlardı.

Biz burjuvaziye karşı örgütlü mücadelemizle canımızla, kanımızı dökerek 8 saatlik iş gününü kazandık bundan sonra ki, işçi sınıfının mücadele kavgası hak ve iktidar kavgası olmalı dediler.

Evet dedikleri gibi gerçekleşti 1917’de Ekim devrimi ile dünyada ilk sosyalist işçi sınıfını iktidarı gerçekleşti. Bir dizi ülkelerde sosyalizmle beslenerek ulusal kurtuluş ve Faşizme karşı demokratik devrimler gerçekleşti.

Sosyalist sistem oluştu, en anlamlı 1 Mayıs işçi sınıfının mücadele bayramları o dönemde büyük şölenlere dünyada işçi sınıfının kızıl bayrakları ile dalgalandı.

 O günler; Kapitalist-Emperyalist sistemin korkulu rüyası olmuştu. Sosyalist sistem ve demokratik iktidarlar birbirine kenetlenerek kapitalizme meydan okuyordu.

Marksist ilkelerden bilimsel sosyalizmden, enternasyonalizmden dünya işçilerinin birliğinden koptuğu anda kapitalizm’ de dönmek için hiç bir neden olmayacaktı. Revizyonist, Oportünistlerin, sosyalizm döneklerinin yanlış poltikaları karşısında sosyalizm’i eriterek çürüttüler, emperyalist-kapitalistlerle işbiriklerine gidilerek işçi sınıfı ve halka mesafe bırakarak ihanet ettiler! 72 yıllık sosyalizm denemesini sesiz, sedasız dönekler eliyle mafya çetelerine  teslim ettiler.

Tarihte sosyalizm adına deneme ilk değildi. 1848 Paris Komünü iktidarı ilk deneme olarak 72 gün iktidarda tutunabildi, çünkü iktidarı sadece ele geçirmek yetmiyor burjuvazinin üretim ve devlet yönetiminide parçalamak gerekiyordu.

İşçi sınıfı iktidara hakim olmuştu ama, burjuvazinin fabrikaları, üretim araçları, devlet kurumları, ordu, polis burjuvazinin elinde bulunuyordu. 72 gün süren ilk sosyalizm ve ”Paris Komün”ü denemesi! Burjuvazi iktidarı kanla, ölümlerle yeniden eline geçirmiş oluyor ve tarihde sosyalizm ilk denemesi sonuncu yenilmiş oluyordu.

1917 Ekim sosyalist devrimi dünyada yeni bir çığır açarak emperyalist-kapitalist sisteme bir darbe vurarak burjuvazinin yenilmezliğini kırmış oldu. 

Ancak yukarıda saydığım gibi işçi sınıfını kanını dökerek kurduğu iktidara Marksist ideolojiden ve teoriden süreç içinde uzaklaşarak uluslararası Komünist enternasyonaldan ve işçi birliğinden uzaklaşarak ”fraksiyoncu” revizyonist-oportünist anlayışların yanlış poltikası sonuncunda! 72 yıl süren sosyalist sistem döneklerin çabası sonuncunda Kapitalist sistemden özdeşleşerek sesiz sedasız sonlanarak yerini gerici mafya çetelerine teslim etmiş oldu.

Dünyada, kapitalist sistem devam ettikçe ezen, ezilen sınıflar var oldukça insanlığın kurtuluşu yine sosyalizmde yine sınıfsız toplum olan komünist toplumda olacaktır.  

Sosyalist sistemin çözülüşü emperyalist-kapitalist sistemin iştahını kabartarak, sosyalist sistemin devam ederken; Avrupa ve Dünya işçi sınıfına sus payı verdiği sosyal hakları bugün elinden aldığı gibi, ekonomik, demokratik taleplerini dile getirdiği sendikal örgütlülüğü de gün geçtikce yok olmaktadır.

 ’’Marks’ın söylediği örgütsüz sınıf köle sınıftır’’. Sözcüğünü, küresel-kapitalist sistem işçi sınıfının üzerinde yerinde uygulayarak ücretli köleler sınıfı haline getirmiştir.

Sendikal örgütlenmesini gün geçtikce yok etmiş durumda böylece işçi sınıfının Grev, direniş, toplu iş sözleşmesi veya kıdem tazminatı elinden alarak kendine karşı direnme gücünü kırmıştır. Ücretli köleler sınıfı yaratarak hiç bir hak alamaz duruma düşürmüştür.

’’ücretli emek sistemi sürüp giderken, eşit yada adil emek ücreti istemek, kölelik sistemi temeli üzerinde özgürlük kurulmasını istemekten farksızdır. İşçi sınıfı şunu anlamalıdır: bugünkü sistemde mahkum edildiği olanca yoksulluğa rağmen, O, aynı zamanda, toplumu ekonomik bakımdan yenibaştan kurmak için gerekli maddi koşulları ve toplumsal biçimleri yaratmaktadır. Bu yüzden, bayrağına tutucu ’’eşit emeğe karşılık eşit aylık’’ şiarını değil, en devrimci şiarını yazmalıdır:’’Kahrolsun ücretli kölelik!’’ (K. Marks)

 ’’işçilerin hava ile beslenmeleri mümkün olsaydı, onlar, yine de sıfır fiyatla satın alınamayacaktı. Çünkü, bedava emek, matematik anlamda son noktadır. Ona yakınlaşmak her zaman mümkündür, fakat ulaşmak olanaksızdır. Kapitalin sürekli eğilimi, işçileri bu nihilist aşamaya indirmektir. (K. Marks Kapital)

’’burjuvazi, sadece kendisini ölüme getiren silahı yapmakla kalmamıştır, aynı zamanda, bu silahı kendisine karşı kullanacak olan insanları, yani çağdaş işçileri, proletaryayı da, yaratmıştır.’’ ( K. Marks, F.Engels: Komünist Partisi Manifestosu)

Sosyalist toplumun çözülüşü ile birlikte kalifiye ucuz iş gücü pazarı eski Doğu-Avrupa ülkeleri ve geri kalmış ülkeler kapitalizmin ucuz işgücü cenneti olmuştur. Avrupa ülkelerinden fabrikalarını sökerek ucuz işgücü olan geri kalmış ülkelere götürerek kısa zaman da orda fabrikasını kurarak ucuz işgücünden faydalanmaktadır. ”’Kapitalizm yasası gereği artı-değer ve ucuz işgücü değilmidir”?

Günümüzde bırakın işçi sınıfının siyasallaşmasını, hak arama mücadele yapmasını işçi sınıfı işimi kayb ederim korkusuyla endişesiyle yaşamaktadır.

Bu durum da  var, olan sendikalı işçi sayısı günden güne eriyerek azalmakta var olan sendikalarda bırakın eskisi gibi Grev, direniş yaparak hak aramayı sürdürmeyi, iş yerlerinde  Toplu-iş sözleşmesi dahi yapmamaktadırlar. Dünyada, böylece taşeron işçi uygulaması ile işyerlerinde sendika örgütlenmesinin  de önüne geçmiş oldular.

 Türkiye işçi sınıfı ve sendikalar nasıl oluştu? Sendikaların ve işçi ve emekçi sınıfların durumu nasıl?

Türkiye işçi sınıfı tarihi Osmanlı döneminde cılız  bir işçi olarak gelişmesiyle beraber  Türk militer Cumhuriyetin kuruluşundan sonra devam eder.

Örgütsüz yapısı ta ki, 1952’de Türk-iş kurulmasıyla ve sendikal yasaların düzenlenmesi 1960 askeri darbesinden sonra Grev, direniş, Toplu-iş sözleşme yasası 1961 yasallaşır 1963’de tam olarak gerçekleşerek Türkiye işçi sınıfı hareketinde bir dönüm noktası olur.

1967’de DİSK kurulur. 1970 DİSK’e karşı gerçekleştirilen komplo girişimlerini boşa çıkarmak için, 14 Haziran direnişi başlar üç gün sürerek 15-16 Haziran direnişi olarak Türkiye işçi sınıfı tarihinde önemli işçi direnişlerden biridir.

12 Mart askeri darbesinden sonra işçi sınıfı hareketi önemili işçi direniş ve Grevlerini sürdürerek hızla gelişir hem sendikal örgütlülüğü diğer yandan da siyasal olarak Devrimci sosyalist hareketle bütünleşir.

1976’da ilk 1 MAYIS DİSK sendikası ve devrimcilerin öncülüğünde kutlanmaya başlar. Bu gelişmeden rahatsız olan ABD ile derin devlet CİA ajanlarının, kontorgerilla işbirliği sonuncu 1977’de  1. MAYIS Miting alanı kana bulanarak onlarca devrimcinin işçinin yaşamını yitirmesine neden olunur.

1978 1. MAYIS mücadele günü milyonlara varan bir coşkuyla kutlanarak burjuvazinin provaksyonu boşa çıkmış olunur 1979, 1980 1. MAYIS eylemleride aynı coşkuyla kutlanmış olunur.

12 Eylül askeri faşist darbesiyle tüm işçi sınıfına ve devrimci sosyalist hareketine darbe vurularak sendikalar ve tüm mesleki örgütler kapatılarak işçi sınıfına büyük darbe vurularak. İş verenlere gün doğmuş oluyordu. Türkiye işçi sınıfı Grev, direniş, toplu iş sözleşmeleri yasaklanarak  yeni bir dönem başlamış oldu.

İşte bu dönemden sonra Avrupa ve dünyada olduğu gibi Türkiye’de de taşeron örgütlenmeler işverenlere sigortasız, sendikasız, sosyal hakları olmayan,  ücretli köleler topluluğu oluşturuldu! Diğer yandan da emperyalizme bağımlı olduğundan.

İMF ve Dünya Ticaret ötgütünün, Dünya Bankasının ekonomik sıkboğazı sonuncu. ANAP ve Turgut Özal hükümeti ve Liberal ekonomi sayesinde özleleştirme başlamış oldu. Taşeron işçi çalıştırılmanın önü açıldı. Sendikaların işyeri örgütlenmeside kısıtlandı.

Türkiye işçi sınıfının ta ki 1989 Zonguldak Maden işçilerinin bahar eylemlerine kadar sesi soluğu çıkmaz edildi.

Türkiye’deki yaklaşık 16 milyon ücretli işçinin ancak 700 bini sendikalı ve toplu sözleşmelidir. Yaklaşık 1.5 milyon kamu çalışanı ve memur olduğu düşünülürse, geriye kalan 10. milyon işçinin sendikasızdır. Bu çalışan işçilerin çoğu aşağı yukarı 4.5 milyonuda sigortasızdır.

AKP iktidarı dönemi Türkiye ucuz işgücü cenneti haline ve işsizler ordusu haline getirildi. Resmi rakamlarda işsizliği ne kadar azalmış gösterselerde 15-20 milyon işsiz vardır. Çalışanlar yokluk ve açlık sınırında altında yaşamaktalar, ama AKP ve MHP hükümeti pembe tablolar çizmeye devam etsede gerçekliği yoktur.

Türkiye 18 yıllık AKP  iktidarı döneminde ülke ucuz iş gücü cenneti haline getirilmiştir. 18 yıldır işyerlerinde sendikalar işlevsiz kılınmış, HAK-İŞ gibi gerici sendikalara yer verilmiştir. İş kazaları ve iş cinayetleri her gün artmakta, kıdem tazminatı, ihbar tazminatlarıda son yasalarla bitmiştir.

15 Temmuz 2016 da, sahte darbeyi lehine çeviren iktidar OHAL’le birlikte Grev, direniş yapma hakkını yasaklamıştır.

Corona virüs le birlikte  işverenlere gün doğmuş, sokağa çıkma yasağı uygulanırken işçiler fabrikalarda, inşaatlarda köle gibi mesai almadan hafta sonları bedava çalıştırılmaktadır. Sanki işçileri  Corona virüsü sanki çalışırken, yakalanmayacak,  bulaşmayacak ve öldürmeyecek gibi komik bir uygulamadır.

Türk ve Kürd işçi sınıfının hali rakamlarla ortada ekonomik demokratik örgütü sendikalarda örgütlülüğü koca ülkede 700 bine düşmüştür.

Bu ülke içerisinde bulunan Türk, Kürd, Ermeni, Çerkez, Laz, Arap işçi emekçilerin durumu bu! İşte işçi sınıfımız, işte halimiz ne hale gelmişiz. Bu iktidardan kurtulmak için de! Marksizm bir ütopya değil eylem kılavuzu ilkesini kendimize rehber etmenin  ve   sınıf mücadelesinin kucaklayabilmenin tek yolu ise örgütlenmek, örgütlenmek, örgütlenmekten başka işçi ve emekçi sınıfların iktidara karşı mücadelede birliğini sağlamadan! Kapitalist köle düzeninden kurtuluşu olamaz.AKP MHP iktidarı Corona virüsünü  birkez daha fırsata çevirdi.  1 Mayıs günü sokağa çıkma yasagı koydu buna  rağmen her yer, her  alanda kutlamalıyız

Tüm dünya işçi ve emekçi sınıfların  1 Mayıs bayramı kutlu olsun.

YAŞASIN 1 MAYIS İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN  BAYRAMI!  KAHROLSUN KAPİTALİZM! KAHROLSUN ÜCRETLİ KÖLELİK DÜZENİ! KAHROLSUN FAŞİZM!

YAŞASIN SOSYALİZM! BİJİ YEK GULAN!

30.4.2020

Mehmet ÖZCAN