Peker’den Soylu’ya: Bak büyük konuşma, yavaş yavaş, parça parça yapacağım. Her hafta canını bir kere yakacağım

Peker’den Soylu’ya: Bak büyük konuşma, yavaş yavaş, parça parça yapacağım. Her hafta canını bir kere yakacağım
Yayınlama: 16.05.2021

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, kendisine yönelik operasyonun ardından yayımlamaya başladığı videoların beşincisini yayımladı.

Daha önce Mehmet Ağar ve Süleyman Soylu’ya dair iddialarda bulunan Peker, bu videosunda da Mehmet Ağar hakkındaki iddialarını devam ettirdi.

Peker, ‘Devletin bilgisi dahilinde Fethullah Gülen ile görüşmeye gittiğini’ söyleyen Mehmet Ağar’a yönelik olarak “Devletin bilgisi dahilinde Mübariz Mansimov ile birlikte, Fethullah Gülen’le görüşmeye gittiğini söyleyen Mehmet Ağar’ın elinde yazılı emir var mıdır; yoksa devlet geleneğinde terör örgütü liderine sözlü talimatla insan yollanır mı?” diye konuştu. 

Korkusuz gazetesi yazarı ve Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Memduh Bayraktaroğlu’nun yorumlarına ilişkin konuşan Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Ağar ve Peker’i yanlış yönlendirdiğine ilişkin sözlerine karşılık yine Ağar’ın söz konusu operasyonda etkin olduğunu söyledi.

‘O SAYGISIZLIKLARIN HEPSİNİ YAPAN BİR KİŞİ’

Peker, yayınladığı videoda evine yapılan operasyonla Ağar’ın ilişkisine ilişkin şunları söyledi:

“Bizim eve gelen polislerin hiçbirisine suçlamada bulunmadım. Orada bir yaşlı ve yanında olan biri var. Gelenlerin hepsi genç, 50 yaşındaki bir özel harekatçı eğitmen olur, operasyonlara katılmaz. 50 yaşındaki saçı sakalı beyazlamış o arkadaş, çocuğa silahı doğrultan ve özerinde tutan aynı kişi. O saygısızlıkların hepsini yapan bir kişi. Mehmet Abi’nin Özel Kalem Müdür’ü vardı: Yesugay (Aksakal), Özel Harekâtçılar Derneği’nin Başkanlığını yapıyordu, beni de üye yaptılar oraya… Evde bu saygısızlığı yapan kişi Yesugay’la yakın çalışma arkadaşlığı yapmışlardı geçmişte. Bu kadar tesadüf olur mu?

Mehmet Ağar 12 kişi ile yemek yerken Antalya’da. Orada benimle ilgili bir konu geçiyor. Üç dört güne kadar duyulur o. Emniyet’te talimatla operasyon yaptırılır. Sen hiç para dağıtılarak Emniyet’te bir suç örgütü operasyonu yaptırıldığını duydun mu?” dedi.

ABDULLAH ÇATLI İLE ARKADAŞ, AĞAR’LA CEZAEVİNDE YATAN YEGUSAY AKSAKAL KİMDİR?

Emekli Polis Özel Harekâtçılar Derneği ve TİM – Terörizm ile Mücadele Stratejik Araştırma Birlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı olan Yesugay Aksakal, 1991 yılımda Polis Akademisi’nden komiser yardımcısı olarak mezun oldu. 

2012 yılına kadar ‘Terörle mücadele ve Devlet Büyüklerini Koruma’ birimlerinde çalıştı.

Mehmet Ağar’ın, Susurluk davasından ceza almasının ardından Ağar’la birlikte ‘görevi gereği’ birlikte kaldı. 

Susurluk dosyasında Abdullah Çatlı ile arkadaş olduğu ortaya çıkan Aksakal’a yönelik Ömer Lütfü Topal cinayetiyle de ilgili bir ifade bulunuyor. Cinayetle suçlanan özel timcilerden Oğuz Yorulmaz, olay gecesi Bakırköy’de bir lokantada olduğunu belirtip, komiser Yesugay Aksakal ve lokanta sahibini tanık göstermişti.

Hüseyin Çapkın’ın İstanbul Emniyet Müdürü olmasının hemen ardından yapılan tayinlerde, “Susurluk ve Topal cinayetinde adı geçen’’ Emniyet Müdürü Aksakal, 14 yıldır görev yaptığı İstanbul’dan, Yozgat’a atanmış ancak Yozgat’a gitmeyerek, Ağar’ın koruması olmuştu.

‘ANLATACAKLARIMIN DELİLLENECEĞİ KONUSUNDA ŞÜPHEM YOK’

Peker konuşmasının devamında ise söylediklerinin kanıtlanmasının kolay olduğunu belirterek savcıların bazı soruları sorması durumunda her şeyin açığa çıkacağını söyledi. Peker, sorulacak sorulardan birisinin ise Mübariz Mansimov’dan alınarak 29 milyar dolara satın alınan limanın gerçekten o bedelle alınıp alınmadığı üzerine olduğunu söyledi.

Peker’in konu ile ilgili açıklamaları şu şekilde: 

“Ben de savcılara zahmet vermemek için oradaki yazı işleri müdürü arkadaşların yazacağı yazıları ikişer satırla anlatıp, bir hafta sonra anlatacaklarımın delilleneceği konusunda zaten şüphe yok. Mesela savcı özel kalemine şunu dese, Sedat Peker’in bahsetmiş olduğu Beykoz Konakları’nda bulunan bütün şahıslar, Baran Korkmaz, Emir Sarıgül, Mehmet Ağar, Tolga Ağar, Tolga Ağar’ın kız arkadaşı, Emir Sarıgül’ün şoförü, sonradan gelen emniyet mensupları… Aynı yerde bulunmuşlar mı, aynı yerde sinyal veriyor mu? Baz istasyonu kayıtları bir günde gelir. İkincisi, Sedat Peker’in söylediği üzere Tolga Ağar ve kız arkadaşının saç tahlillerinin yapılması, kendisi eğer milletvekili olduğu için böyle bir tasarruf bildirmezse, sonrasında inceleme yapılması. Sayın savcı buradan bahisle devam edelim, Rus kanun dışı insanların oluşturmuş olduğu yapının bir grubunun başında olan Nadir Salifov Quli, Türkiye’de Organize Suçlar tarafından gözaltına alınıp polis cinayetine karıştığı için deport edildi mi? Organize Şube’de bu kişinin deport edildiği yönündeki tutanakta ‘polis katili’ olduğu yönünde yazı var mı? Ayrıca böyle bir evrak var mı?”

“Yazı İşleri Müdürlüğü devam eder, Sedat Peker’in açıklamalarında iddia edildiği üzere Mehmet Ağar kendi ya da koruma polislerinin telefonundan İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan Bey’i arayıp ‘Bu arkadaşı bırakın’ dedi mi? Bu sinyal kayıtları ilgili kişilerin ifadelerine başvurulması, yani İl Emniyet Müdür ve Mehmet Ağar’ın, ancak baz kayıtlarının alınması, doğru olan o…

‘YAT LİMANI GERÇEKTEN 29 MİLYON DOLARA MI ALINDI?’

“Sedat Peker’in açıklamalarında iddia ettiği Nadir Salifov tekrar Türkiye’ye giriş yapabilmiş mi? Yapabilmişse hangi mahkeme kararıyla, hangi birimin kararıyla Türkiye’de giriş yapabilir, deportu kaldırılmıştır. Ayrıca Sedat Peker’in bulunmuş olduğu Birleşik Arap Emirliği’ndeki Türk Büyükelçiliği’ne yazılıp bu konuyla ilgili bilgisinin sorulması. Mübariz Mansimov’a ait olan, Sedat Peker’in açıklamalarında Mehmet Ağar tarafından gasp edildiği söylenen 1 milyar dolar değerindeki yat limanı gerçekten 29 milyon dolara alınmış mıdır? Yine bahsi geçen yat limanını alan kişiler off-shore hesaplarında bir şirket kurup bu şirket içerisinde gizli bir ortaklık mevcut mudur? İlgili makama yazı yazıp, Mübariz Mansimov ile Mehmet Ağar Amerika’ya Fethullah Gülen’e gitmişleri mi, uçuş kayıtlarının istenmesine… Yine ayrıca Mehmet Ağar yaptığı açıklamada devletin bilgisi dahilinde gittiğinden bahisle devletin hangi birimi tarafından gönderilmiştir, elinde bir yazılı emir var mıdır? Yazılı emir yoksa, devlet geleneğinde terör örgütü lideri olarak bilinen kişiye sözlü talimatla insan yollanır mı?

‘KOLOMBİYA’DA YAKALANAN 4 TON 900 KİLO KOKAİNİN ALICISI İZMİR’DEKİ ŞİRKETLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILDI MI, GÖZALTI VAR MI?’

“Kolombiya’dan yüklenen 4 ton 900 kilo kokainin, açık kaynaklarda dahi İzmir’de bir kimya şirketine geldiği ortadayken ve bunu Kolombiya Milli Savunma Bakanı, Kolombiya Organize Şuçlar Daire Başkanı ve diğer yetkililer basın önünde açıklamışken, bu ihbar kabul edilerek, Kolombiya devletinden yazı gelmese bile bu bahsi geçen şirketle ilgili herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Bu konuyla ilgili gözaltı kararı olmuş mu? Eğer olmamışsa bu konuyla ilgili iki tane müfettişin İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilerek, orda bu konuyla ilgili rapor hazırlanmasının istenmesine..

“Sedat Peker’in yapmış olduğu açıklamalardan bahisle, Tunceli’de tecavüze uğradığı ve ertesi günü intihar ettiği söylenen Yeldana (Kharman) isimli yabancı uyruklu bayanın adli tıp raporunun istenmesine, organize suç kapsamında değerlendirildiğinden dosyanın ikmalen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bölümü’ne gönderilmesine… Ayrıyeten adli tıpta, basında çıktığı gibi çelişkiler olduğu yönünde iddialar nedeniyle bilirkişiye gönderilmesine, bilirkişinin fikriyatı yeterli olmazsa gerekirse mezarının açılarak yeni bir adli tıp raporunun düzenlenmesine, bu konularla ilgili makamlara yazı yazılmasına… Bahsi geçen zamanlarda Tolga Ağar’ın bahsi geçen şehirde olup olmadığına ilişkin telefon sinyal kayıtlarının çıkarılmasına dendiğinde sayın savcımızın hiç zahmet etmesine gerek yok, bunların cevabı bir haftada gelir. O zaman kimsenin kafasında bir şüphe kalmaz.

‘KONTENJANDAN AVUKATLIKTAN SAVCILIĞA GEÇİRİLENLER İKİ BİRİME YÖNLENDİRİLİYOR’

Bana diyor ya (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) ‘pis, pislik’ diye… O zaman temiz Süleyman’ın, derincilerin başı Mehmet Ağar’ın doğru söyleyip söylemediği anlaşılır. Bunu yapmak zor değil ki, devletin dünya kadar savcısı var. Bir de Süleyman Soylu’nun, Mehmet Ağar’ın kendi kontenjanından soktuğu avukat savcıları da var. FETÖ’cülerden boşalan yerlere atama yapılacak ya, kendi kontenjanlarından kaçar hakim savcı sokmuşlar? Eskiden örgütlü suçlarda kıdemli savcılar çalışırdı. Avukatlıktan savcılığa geçen hakim ve savcıların örgütlü suçlar ve terör birimlerine bu kadar yoğun yönlendirilmeleri gerçekten kafa karıştırıcı. Bana diyor ki (Süleyman Soylu) ‘fare gibi kaçma gel adalete sığın’… Senin tayin ettirdiğin hakime savcıya değil mi, senin bakanı olduğun İçişleri Bakanlığı’na geleyim değil mi?”

‘HER HAFTA CANINI BİR KERE YAKACAĞIM’

“Buna başladığımızda bir arkadaşım dedi ki, “Ya n’apıyorsun?”  Yenilecekler dedim. Akıl tatilde ama zeka burada kardeşlerim, sıkıntı yok. Bizim aslan Sülü bir açıklama yapmış, yardırmış böyle ama nasıl bir açıklama. Ben ona o aklı vereni tahmin ediyorum. Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels diyor ki, “Yalan söylerken büyük yalanlar söyleyin, yalan ne kadar büyük olursa insanlar üzerindeki etkisi o kadar büyük olur. Ama cahil, bilmiyor. Bir de Sun-Tzu ne diyor, ‘Savaşı kontrol edemediğin alana taşıma.’ Pazartesi Meclis açılıyor, sen oradaki insanların eline bu sermayeyi verdin, sana ne diyecekler temiz Süleyman. Hile için ayırdığın beyni devlet için ayırdığın beynini devlet için ayırsaydın belki kaç insanın intihar etmesine engel olacak başarıyı gösterirdin.  Şimdi diyor ya, ‘Kanıtlasınlar’ Bak büyük konuşma, yavaş yavaş, parça parça yapacağım. Her hafta canını bir kere yakacağım. Öyle ya sen benim dönüş biletimdin. Sen benim bütün bahisleri üzerine oynadığım jokerdin. Bizi yaktın Sülü! ‘Marina’ya çökmekmiş, biz Libya’ya, Karabağ’a çökülmesine izin vermedik’ diyor. Öyle mi? Hani Nahcivan’dan Türkiye’ye açılacak yol? Ermenilerden aldı Azerbaycanlı Türk kardeşlerimiz, çöktü Ruslar. Hani çökülmesine izin vermemiştin? Makam devletin, saygısızlık yapmam ama seninle işim var. Bir de diyor, kırmızı şey çıktı, devlet yalan söyler mi? Daha çıkmamış. Bunlar el birliğiyle benim oraya gelmemem için uğraşıyorlar. Benim mitinglerimi veriyorlar. Lyon’da İnterpol başkanlığı var, bakıyor ‘Bu adam kim’ diyor. Bunlar istek yapıyorlar ya. Bunlar bana hizmet ediyor. Siyasi mahkumum. Siyasi mahkumların siyasi mülteci hakları var. Yatmışlığım da var. Parti desteği olmadan kim topluyor o kadar kalabalığı?

‘SANA BU YAZILARI KİMİN YAZDIRDIĞINI DA BİLİYORUM ABDÜLKADİR SELVİ’

“Bir tane şey çıktı, düşkün Abdulkadir, ona öyle diyeceğim. Abdulkadir Selvi. Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türk düşmanı bir veliahdı varmış, ben bunları Türkiye’yi karıştırmak için yapıyormuşum. İnsan mısınız? Ulan biz Türkiye’nin bir ağacına aşığız. Bir tane ağacına zarar verecek, vandallık çıkacak, polisin askerin olmadığı yerde biz çıkarız. Ben TOKİ’den daha çok şehit ailelerine daire bağışladım. Kendimin, çocuklarımın parasıyla. Para insanı aptal yapar, para bittiğinde sürekli bir aksiyon içinde olursun.

“Buraya geldiğimizde kimsenin haberi yok. Kimseyle de görüşmüyorum. Plan yapıyorum, bir haber yollamışlar. Bir yetkili benle görüşmek istedi. Filmlerde olur ya, insanla uzaylı karşılaşır. Adam bana bakıyor, bu nereden geldi düştü buraya? Buraya ne yapmaya geldiniz dedi. Dedim iş, ticaret düşünüyorum. Dinlenmeye geldim. Adam bakıyor duymuş ismimizi devamlı.

“Sana bu yazıları kimin yazdırdığını da biliyorum Abdulkadir, düşkün Abdulkadir, primci. Pelikan’ın Abdulkadir’i. Yazıklar olsun. Adam değilsin lan sen. Gazeteci yapıyorlar bunları. Ankara’nın kulislerini en iyi öğrenen adam bu. Getirip eline veriyorlar, neyin kulisi, kimi kandırıyorsun sen? Sen düşkünsün! Efendilerin sana konuş dediklerinde konuşursun. Sizin namusunuz, Mehmet Ağar’ın size masa ayırttırıp indirim yaptırttığı kadar.

‘HERKESE RABİA İŞARETİ YAPTIK, NE OLDU?’

“Düşkün Abdulkadir, sana söylüyorum, diyordun ya Birleşik Arap Emirlikleri, e Mısır’la barıştınız, Müslüman Kardeşler’in lideri Hasan el-Benna. Hayatını okudun mu? Ben sana yollayayım okumadıysan. O ölünce yerine geçen Seyyid Kutub. Hayatını okudun mu? En son yerine geçen Mursi. O da öldü. Mısır’la dostluk grubu kurduk. Bence sorun yok. Herkese böyle böyle (Rabia işareti yaparak) yaptık, noldu ne diyeceğiz? Orayla burası kardeş gibi. Oranın etkisiyle ben buraya getirilebilirim.

Süleyman Soylu’nun bir iki tane şeyine değineceğim. Temiz Süleyman demiş ki, işte Davutoğlu hocan var, Meral ablan var… Hey gidi Süleyman kaçamazsın. Bizim bu arkadaşımızın Ali Faik Hacıoğlu diye bir danışmanı var, bu arkadaş 1 milyon 600 bin liralık arabaya biniyor. Trabzon’da 5 milyona ev yaptırıyor. Bir de bunun bir akrabası var, Sadık Soylu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan hiç çıkmaz. Nasıl oluyor da imar geliştirmelerinin hepsi onun elinden geçiyor? 

‘SİZ DÜŞMAN ETTİNİZ MERAL ABLA İLE BENİ’

“Emre Olur var Beyaz TV’de çıkıyor o da, yanıma gelip giden kardeşlerden. Siz o arkadaşla nasıl bir tezgah kurdunuz? Bana anlattı. Ben işimi sağlama alırım. Kerim Çolak var İyi Parti’nin sosyal medya direktörü. Emre Olur’u siz Beyaz TV’ye çıkarıp “Bu şeylerden dolayı bu FETÖ’cüdür diye adamı nasıl paketleyip Kayseri’de ceza yatırttınız? Bana anlattı. İnsanların FETÖ’yle mücadeleye inancını sulandırdınız böyle? Siz düşman ettiniz Meral Abla’yla beni. FETÖ diyor, ben darbe esnasında etkisiz hale getirilecek 26 kişiden biriyim. İlk öldürüleceklerdenim. Onların döneminde 10 sene ceza yattım, sen ne yaptın Sülü? 

“Mehmet Ağar, Emir Sarıgül’e bir kaset veriyor. Sonra bunları birbirinden boşalttırıyor. Ortada tabii bölünecek mal varlığı var. İmam Altınbaş, Sofya Altınbaş, Ali Altınbaş… Zenginlik var, yalılar, dünya para. Bu ondan sonra araya giriyor, çözüm olmuyor. Ondan sonra emniyet gidiyor Sofya, Ali Altınbaş’ı gözaltına alıyor. Sonra Ali Altınbaş’ı sağlık problemi diye serbest bırakıyorlar. 15 sene önce olan bir petrol olayı için. Ekonomik suç, zaman aşımına girmiş. Mehmet Ağar polisliği dedim ya… Sonra bu Ali Altınbaş’ı bıraktırıp yanına getirtiyor, ‘Niye böyle oldu, ben size demedim mi yalıyı boşaltın verin, paranın şu kadarını verin.’ Direkt tahsilat. Silahçı yollamıyor, polisle yaptırıyor. İl Emniyet Müdürü’nü arıyor sonra, Zafer Bey’i. ‘Bu arkadaşlar bizim yakınlarımız, bir yanlış anlaşılma olmuş, dosyayı bir daha incelemeni rica ediyorum. ‘Emir anlaşıldı müdürüm.’ Tabii hesapta olmayan bir şey var, Ali Altınbaş, Mustafa Erdoğan Bey’e, Sayın Cumhurbaşkanımızın kardeşine ulaşıyor. Mustafa Erdoğan da külliyeye, kıyamet kopuyor… Böyle bir şey olur mu, tezgahını adamın koparıyorlar, canlı canlı kesiyorlar paralarını. Böyle bir şey olur mu ya? Savcıdan kurtulamıyorsun, külliyeye ulaşacaksın şansın yok. Ben ulaşamadım derdimi anlatamadım. Mektup yazdık o da gitmedi. Gasp ediyorlar insanları böyle bir şey olur mu ya? Bende delil çok. Şimdi hepsini tutuyorum. Bunları mahvedeceğim.

“Mübariz Mansimov’u öldürseer her şey bitecekti değil mi? Mansimov’a mektup yazdım sonra, ‘Seni çıkaracak gücüm yok ama herkese anlatacağım senin malına çöktüklerini’ dedim. Adamın her şeyini aldılar. Mehmet Ağar’ın yattığı cezaevinde Fethullah buna bir mektup yolluyor, kahverengi bir çerçeveyle onu duvara asmış. Şimdi Tayyip Bey’in yakını diye şekil yapıyor, milleti koparıyordu, o zaman da Fethullah Gülen’in yakınıyım diye koparıyor. ‘Fethullah Gülen bana mektup yazdı”’elma şekeri de verdi mi? İzmir Limanı’nda Mehmet Ağar’ın gücünü bilmeyen var mı? Sizin namusunuz ne kadar biliyor musunuz?

‘YILIN EN İYİ İŞ ADAMI ÖDÜLÜNÜ MİLLYET’TEN VERİNCE İYİ!’

“Size geleceğim Pelikancılar, sizden vazgeçmem. Ben bilmiyor muyum grupta Turkuaz’da yazmak istemediğiniz yazıları orada yazıyorsunuz. 3 tane adam ölmüş, biriyle resmim var. Bir parti lideriyle de resmi var o kişinin. ‘Sedat Peker’e yakın olduğu söylenen kişi çatışmada öldürüldü.’ Yav öbür taraf Rizeli bana daha yakın. Demirören Medya, Demirören Medya, biz senin babanın ne durumlara düştüğünü de biliriz. Ulan televizyonundan haber yapıyorsun, tahsil edilecek senetler kasasından çıktı diye. Sanki karım tahsilatçıymış gibi. Namusun nerede lan? Senin babanı da gördük, emanetçisin lan senin değil ki! Dünya değişecek ve görüşeceğiz! Yılın en iyi iş adamı ödülünü Millyet’ten verince iyi!

‘ATAŞEHİR’DEKİ UYUŞTURUCU SATICISININ NASIL ÖLDÜĞÜNÜ ANLATACAĞIZ’

“Ben Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği organizasyonda Dünya Türklük Hakanı olmadım mı? Oldum. Kazakistan’dan, Özbekistan’dan milletvekilleri gelip Dünya Türklük Hakanlığı kaftanı giydirmediler mi? Kültür Bakanlığı’nın sponsorluğunda. Şimdi ‘pislik’ ama o temiz Sülü. Diyor ki, ‘Ben bir buçuk aydır bekliyordum’ E ben videoları yayınlayalı en fazla 15-20 gün oldu. Benle iş tutmadıysan, film çevirmediysen niye bekliyordun böyle bir şey? Vallahi yenileceksiniz! Bir şey daha söyleyeyim. Ben devlet büyükleri gibi koruma polislerim benimle geliyordu yurt dışına gezerken, ayrıcalıklarım vardı benim. Sülü! Nasıl? Yaktın bizi, kendini yaktın, bizi yaktın. Olayın ertesi günü eşim açıklama yapmış kibarca nezihçe. Polislerin eğitilmeleri gerek demiş. Devletin namusu olur ya! Deseydin ki, ‘Bir yanlışlık oldu. Sedat Peker aranan bir kişi. Ama evine girerken çocuklarına silah doğrultmak namussuzluktur. Narkotik köpekleri ile evin içini aramak yoktur, torbacılarınki aranır. Avukat kimliği olan bir bayanı tüfekle duvara itmek olmaz. Sorumlular hakkında işlem başlatılmıştır’ deseydin nolurdu? Vatandaş olarak bir özür bekledim. Yakacağım dedim, dünyayı yakacağım! Daha yeni başladık, parça parça koparacağım etlerinizi! Derin Mehmet, ne kadar derine gidersen git tutacağım seni oradan! Daha dur, o Ataşehir’deki uyuşturucu satıcısının nasıl öldüğünü anlatacağız. Seni mahvedeceğim! Sülü, seni asla unutmam.
 

Peker’in yayımladığı 5. videoyu bu linkten izleyebilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.