HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun, Adalet bakanlığına hasta tutuklu ve hükümlülere ilişkin araştırma önergesi yöneltti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Şevin Coşkun, ATK raporlarına rağmen tahliye edilmeyen hasta tutuklu ve hükümlüler ile ilgili Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e yönelik araştırma önergesi verdi.
Coşkun önergesinde ”infaz yasası ile birlikle yaklaşık 90 bin tutuklu tahliye edilmiş, ancak hasta tutuklu ve hükümlülere bu kapsama alınmamıştır. Onlarca hastalığına rağmen cezaevlerinde yaşam mücadelesi veren hasta tutuklu ve hükümlüler bir de cezaevlerinin kötü koşullarıyla mücadele etmek zorunda bırakılmaktadırlar” dedi.
Isıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar, gün ışığından faydalanamama, etkin sağlık hizmetinden yararlanamama, temiz ve sıcak suya erişememe, yeterli hekim ve sağlık personelinin bulunmaması, muayene ve sevk sürelerindeki uzunluk, özellikle pandemi sürecinde hijyen ürünlerinin parayla satılması ve sağlık hakkı tanındığında ise kelepçeli muayene dayatılması gibi nedenler sorunların katlanmasına neden olmaktadır.
Çözümü acil olan sorun; durumu kritikleşen ve ATK’nin vermiş olduğu “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliyesi gerçekleştirilmeyen hasta tutuklu ve hükümlülerdir.
Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hasta tutuklulardan Engin Aydınalp 28 yıldır cezaevindedir. Aydınalp cezaevine girmeden önce omurilik kanseri geçirmiş, 4 kez ameliyat olmuş, 3 yıl felç kalmıştır. Omurilik bölgesi zarar görmüş, yürümekte güçlük; boyun ve bel ağrısı çekmekte, özellikle geceleri ağrıları artmaktadır.
Kol ve bacaklarda, göğüs bölgesinde uyuşma, el, kol ve bacaklarda kuvvet kaybı oluşmuştur. Aydınalp 10 yıldır çok zor hareket edebilmekte ve riskli olması nedeniyle ameliyat olamamaktadır. Tüberküloz ve zatürre geçirmiş olan Aydınalp 6 kez akciğerlerinden ameliyat olmuş ve ciğer zarı alınmıştır. Solunumda güçlük çeken Aydınalp’in acilen tahliye edilmesi elzemdir.
Yine Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan bir diğer hasta tutuklu da Metin Turan. ‘Hayata Dönüş Operasyonu’nda’ kafasına aldığı darbeler sebebiyle sağ ve sol gözünde retina yırtılması oluşmuştur. Sol gözü sadece ışığa duyarlılık gösterirken sağ gözünde de geçirdiği ameliyat sonrası tahribat oluşmuştur.
2015 yılında cezaevinde tek başına kalamaz raporu verilmiş, bu sebeple 2 yıl ceza ertelemesi talebiyle ATK’ya başvuru yapılmış ancak ATK tarafından ‘kol hizasında da olsa görebiliyor’ denilerek talebi reddedilmiştir. 2019 yılında sağ gözünde organik bozulma başladığı raporlanmış ve hakkında süresiz cezanın ertelenmesine ilişkin rapor hazırlanmış buna rağmen tahliye ertelemesi yapılmamıştır.
Yine 19 Ocak 2018 tarihinde; Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalp krizi geçirdikten sonra, kaldırıldığı hastanede 3 Şubat 2018’de yaşamını yitiren hasta tutuklu Celal Şeker hakkında “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla açılan davanın hala devam ettiği basına yansımıştır.
Yapmış olduğu onlarca tahliye başvuru reddedilen ve yüzde 96 engeli bulunmasına rağmen cezaevinde tutulmuş ve bu ihmallerden kaynaklı yaşamını yitirmiş Şeker ailesine yaşatılan acı bir kez daha derinleştirilmiştir. 24 Aralık 2020 tarihinde görülen son duruşmada Şeker’in davadan düşürülmesi beklenirken dava ileri bir tarihe ertelenmiş, yaşamını yitiren Şeker’in mevcut durumda hala yargılaması sürdürülmektedir.
Bu bağlamda;