Beş il için hazırlanan inşaat planlarına uzmanlardan tepki: Bunlar ne zaman yapıldı, kimin eliyle yapıldı?

Beş il için hazırlanan inşaat planlarına uzmanlardan tepki: Bunlar ne zaman yapıldı, kimin eliyle yapıldı?
Yayınlama: 27.02.2023

İktidarın, seçimler öncesinde “hızla” inşa etmeyi planladığı deprem konutlarına dair hazırladığı planlar, uzmanların tepkisini çekti. Oda başkanları, planları “seçim yatırımı” olarak niteledi; bu kadar kısa sürede kent inşa edilemeyeceğini vurguladı.

 Maraş depremlerinin üzerinden henüz 21 gün geçmesine rağmen TOKİ ve Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği’nin (GYODER) “Afet Bölgesi Tasarım Alanları Rehberi” hazırlamış olmasına uzmanlardan tepki yağdı. Oda başkanları ve mimarlara göre, özellikle zemin etüdü gibi teknik sorunlar ve şehir planlaması gibi orta vadeli süreçler açısından, söz konusu planların böylesine hızlı hazırlanması “rasyonel değil.”

ANKA ajansına konuşan oda başkanları ve uzmanlar, planlama hakkında hiçbir bilgilerinin olmadığını vurgulayarak, zemin etüdü yapılmadan ve artçı depremler sürerken, 20 gün içerisinde bu planlamanın hazırlanmasını “acele bulduklarını” anlattı.

TMMOB BAŞKANI EMİN KORAMAZ: SEÇİMLERE YÖNELİK BİR HAMLE

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, projenin “iktidarın yeni bir seçim yatırımı olduğunu ve insan unsurunun yok sayıldığını” söyledi:

“Bugün hâlâ cenazelerin enkazlar altında beklediği ve çıkartılmadığı bir dönemdeyiz. Enkazlar dahi kaldırılmadan inşaat çalışmalarına, konut çalışmalarına başlamak oldukça yanlış. Bildiğiniz gibi bu büyük depremde üç kentimiz tamamen yok oldu; Maraş, Hatay ve Adıyaman tamamen yok oldu, birçok ilçe tamamen yok oldu.

‘KENTLER SADECE KONUTLARDAN İBARET DEĞİLDİR’

Şunun bilinmesi gerekir; kentler sadece konutlardan ibaret değildir. Kentler konutlarıyla, ticaret merkezleriyle, tarım alanlarıyla, kır kent ilişkileriyle, altyapı tesisleriyle, kültürel sportif donatılarıyla bir bütün. Bu tamamen yok olan ve yeniden kurulması gereken kentlerde konut çalışmalarına başlamadan önce birçok etüdün yapılması gerekir.

‘GEREKLİ ETÜTLERİ YAPMADAN ALELACELE BAŞLANMASI YANLIŞ’

Tamamen yıkılan bu kentlerin imar planları yenilenmeden, kent planları yapılmadan konut çalışmalarına başlamak hele hele bu konutların nerelere kurulacağına yönelik gerekli jeolojik, jeofizik etütlerini yapmadan bunların altyapıya olan etkileri değerlendirilmeden, bütünlüklü bir kent planlaması yapılmadan alelacele başlanması yanlış. İleride bu tür felaketlere yol açacak gelişmelere şimdiden zemin hazırlamak demektir.

Böylesi bir depreme gerekli hazırlıkları yapmayan deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasında yapılması gerekenleri planlamayan, bilimi, tekniği, mühendislik gereksinimlerini, halk yararını devre dışı bırakarak tüm ülke coğrafyasını imara açan bunu bir rant unsuru olarak gören siyasi iktidarın yaşanan bu felaketten sorumluluklarını gizlemek için attığı bir göz boyama adımı, oldukça yanlış olarak değerlendiriyoruz.

Her şeyden önce oraya kalıcı konutlar yapılmadan evvel geçici yerleşim alanlarının oradaki tüm toplumsal ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılması gerekir; konteynır kentlerin sağlık kuruluşlarıyla, okullarıyla, psikolojik tedavi merkezleriyle, bunlar yapıldıktan sonra ikinci aşamada o kent planlamasının bir parçası olarak kalıcı konutların yapımına geçmek gerekir.

‘TOPLUMSAL GEREKSİNİMLERİ DIŞLAYAN POLİTİKALARDAN İVEDİLİKLE VAZGEÇMELİ’

Bu konutların nerelere yapılacağını bilmiyoruz, bu konutların yer seçimlerin hangi ölçütlerin alındığını bilmiyoruz, yer tespitlerinde bunların depreme ve diğer afetler dayanıklı olup olmadığı hiçbir bilimsel süzgeçten geçirilmedi. Ben yaptım oldu anlayışıyla ülke kaynakları yeniden yeni felaketlere zemin hazırlamak için belirli kesimlere aktarılıyor. Diğer projeler gibi bunun da bir rant hamlesi ve seçimlere yönelik bir hamle olarak değerlendiriyorum.

Siyasi iktidar; bilimi, tekniği, toplumsal gereksinimleri dışlayan politikalardan ivedilikle vazgeçmeli, yüzünü halkına dönmelidir, toplumsal yarar içeren projelere ülke kaynaklarını aktarmalıdır.

‘BUNLAR NE ZAMAN YAPILDI, KİMİN ELİYLE YAPILDI?’

Bu depremde 45 bine yakın canı kaybetmemizin, 10 binlerce yapı hasarının doğmasının, milyarlarca lira maddi hasar doğmasının onca kentin, o kentin kültürel tarihi, mekanlarının yok edilmesinin temel nedeni zaten bu tür politikalardan kaynaklanıyor. Eğer başlanacaksa bunun şartnameleri hazırlanacak, ihaleleri yapılacak, yer tespitleri yapılacak, bunlar ne zaman yapıldı, kimin eliyle yapıldı, projelendirme ve kaynak yaratma, bu projeleri yapacak firmalar nasıl tespit edildi, hiçbirimizin böyle bir gelişmeden haberi yok.”

JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI HÜSEYİN ALAN: KAYGILARIMIZ VAR

Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan ise depremin büyük yıkım yarattığı bölgelerde konut çalışmalarının başlatılmasını şu sözlerle değerlendirdi:

“Deprem bölgesinde siyasi iktidar hızlı bir şekilde yeni yapılacak konut alanlarını belirleyerek 1 Mart’tan itibaren de bazı bölgelerde temel atma çalışmalarını başlatacağını ifade etti. Muhtemelen ilk çalışmaların geçmiş dönemde Toplu Konut İdaresi tarafından inşa edilen hemen çeperlerinde olacağını tahmin ediyoruz. 20 gün içerisinde henüz enkazlar dahi kaldırılmadan o bölgede yer seçimlerini yapmak, sondaj çalışmalarını yürütmek, sondaj çalışmalarına dayalı jeolojik, jeoteknik mikro bölgelendirme etütlerini gerçekleştirmek, elde edilen bu verilerle planlama süreçlerini yürütmenin çok olanaklı olmadığın düşünüyoruz. Bu işin bir toplumsal baskı olmakla birlikte bilimsel ve teknik araştırmalara da süre tanıyan bir zaman dilimin olması gerektiğini ifade ettik.

’20 GÜNÜN ÇOK YETERSİZ OLDUĞUNU ÖZELİKLE BELİRTEYİM’

Bölgede depremden sonra oluşan yüzey kırıklıkları henüz doğru düzgün haritalanmış değil. Yine deprem sonucu meydana gelen sıvılaşma, yanal yayılma, heyelan, kaya düşmesi gibi çok sayıda zeminden kaynaklı deformasyonlar söz konusuydu, bunlar haritalanmış değil. Bu alanların mutlaka öncelikle haritaların çıkarılması ve kentsel yaşamın nereye kurulacağına ilişkin yerlerin belirlenmesinde bu haritaların mutlaka baz alınması gerekiyor. Urfa, Diyarbakır, Adana gibi kentler doğrudan fayın üzerinde olmamakla birlikte hemen kenarında yer alan ama bu depremde de çok sayıda binanın yıkılması ve ağır hasar görmesine neden olan kentlerde de buna ilişkin çalışmaların bütünlüklü olarak yürütülmesi gerekiyor. 20 gün daha 1 ay bile olmadı, 20 günün bu çalışmalar için çok çok yetersiz olduğunu özelikle belirteyim.

‘TOKİ’NİN SEÇECEĞİ YERLERE İLİŞKİN BİRAZ KAYGILARIMIZ VAR’

Yer seçimlerine ilişkin çalışmaların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütüleceği anlaşılıyor. İlgili kurumdan meslek örgütümüze bu yönde bir talep olmadığını ifade edeyim. Sadece faylardan uzak alanların seçilmesi o alanların güvende olduğu anlamına gelmez. Hele TOKİ’nin seçeceği yerlere ilişkin biraz kaygılarımız var. Geçmişte bazı yerlerde fay zonları üzerine bina yapan bir kurumun yer seçimine de pek güvenmediğimizi özellikle ifade edeyim.”

ŞPO BAŞKANI GENCAY SERTER: ÜZERİND EYÜZLERCE YIL YAŞANACAK

Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gencay Serter, kentlerin konutlardan ibaret olmadığını ve planlamanın dışlandığını söyledi:

“Hepimizin bildiği gibi kararname çıktı, 12 numaralı kararname, sonuç şu; bizim başından beri söylediğimiz bir şey vardı, bu kentler bütün olarak kimi yerlerde yıkıma uğradı dolayısıyla kent ölçeğinden başlayarak kentleri ve yakın çevresini ele alarak bütüncül bir planlanmanın en doğru yöntem olduğunu ısrarla dile getirdik. Şöyle bir yanlış var; konut alanlarının ivedilikle yapılması. Biz de oradaki depremzede vatandaşlarımızın konforlu yaşam alanlarına kavuşmalarını herkes gibi biz de istiyoruz ama şöyle bir yanlışlık olmasın kent sadece konuttan ibaret bir yapı değildir. Birçok sanayi, ticaret alanları konut alanlarıyla beraber çöktü. Bütün bu sektörleri için alan altyapısı ve üstyapısıyla ve bütün bu karmaşık sistem içerindeki bütünlüğü çözecek yegâne enstrümanınız planlardır. Burada ısrarla planlama sürecinin yürütülmesi gerektiğini söyledik. Çünkü bu kentlerimiz bizim kadim kentler, üzerinde yüzlerce yıl yaşayacağımız kentleri kurguluyoruz.

‘MESLEK DSİSİPLİNİ SÜRECİN DIŞINA İTİLDİ’

Hem bu geçmişin birikimi hem de geleceğe yönelik kestirimler anlamında karmaşık yapıyı en makul çözebilmenin yolu planlar. Bizim nihai hedefimiz konutlarla beraber vatandaşlarımızın içerisinde refah ve konfor seviyesi en yüksek kent yapıları içerisinde yaşamlarını sürdürmeleridir. Ama bu kararnameyle planlama meslek disiplini tamamen sürecin dışına itilmiş durumda. Zemin ve yapı ölçeğinde tartışmalar yürüdüğü için zeminden yapıya geçene kadar aradaki en önemli meslek olan planlama maalesef devre dışı bırakıldı. Bu planlamanın devre dışı bırakılmasıyla beraber alan içinde plansız bir gelişmenin süreceğini bu konuda bir sıkıntı yaşanabileceğini düşünüyoruz.

Mevcuttaki planlara ilişkin 3194 ve mekânsal planlar yapım yönetmeliği gereğince imar planlarının yapılması noktasında belli standartlar ve belli gereklilikler vardı, bu süreç bize şöyle söylüyor; zemin etüdüne bakıyoruz eğer uygunsa herhangi bir imar planı sürecine dahil olmadan sadece vaziyet planlarıyla ruhsatlarımızı alıyoruz. Mevcut mevzuatların içerisinde belli gereklilikler vardı bütün bunlar devre dışı kaldı. Bu kararname hem kentin bütünlüğünü bozabilecek hem de uzun vadeli planlama sürecinin sağlıklı şekilde yürütülmesinin önünde bir engel olarak görüyoruz.

‘BİR AYDA PLANLANMASI GİBİ BİR SÜREÇ ÇOK RASYONEL GÖRÜNMÜYOR’

Şu anda zaten bir planlama süreci yok sadece konutlara ilişkin proje yürüyor, bu projelendirme sürecinde de kimi eksikliklerine rağmen belli bir bilimsel temeli olan rasyonel gereklilikleri olan kanunlar ve yönetmeliklerle ortaya konulmuş gereklilikler bile dışlanmış durumda. Kentlerin bu şekilde 1 senede, 1 ayda planlaması gibi bir süreç çok rasyonel görünmüyor. Bütün sektörleriyle beraber, bütün bileşenleriyle beraber, altyapı, üstyapı bütün donatılarının gözeterek bunun planlaması gerekiyor.”

PROF. DR. OSMAN BEKTAŞ: SON DERECE SAKINCALI BİR POLİTİKA

Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, söz konusu planlamanın “iktidarın popülist bir politikası” olduğu yorumu yaptı:

“Depremden sonra hala popülist politikaları sürdürmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar deprem yönetmeliklerini yeterince uygulamadığımız için bu felaketleri yaşadık. Bu neticede bir hatadır ama bu hatadan hala ders çıkarmıyoruz. Yine popülist politikayla sanki vatandaşlara ev yapmak amacıyla bir an önce vatandaşları eve kavuşturmak amacıyla bu da bir popülist politikadır. Gelişigüzel, teknolojiye, tekniğe, bilime aykırı olarak 1 yıl içerisinde evler yapılacak. Bu mümkün değil. Bugün dünya standartlarına uygun, depreme dayanıklı, planlı, programlı, zemin etütleri olan, şehir planlamasını dikkate alan bir yapılaşma, şehirleşme mümkün değil. Eğer bu geçici bir iş ise bu da masraftır. Devlete, millete bir yüktür. Bu bakımdan acele edilmemesi gerekir, doğru düzgün enkaz kaldırıldıktan sonra, zemin etüdü yapılır, bu zemin etüdünün üzerine şehir plancıları yeni bir şehirleşme planı hazırlar ve onunu üzerine depreme dayanıklı binalar yapılır. Bu zaman alır ama maalesef hükümet bu konuda acele ediyor. Son derece sakıncalı bir politika veya deprem sonrası yol haritası.

Van depreminde, İzmit depreminden yapılan hatalar yine aynı şekilde yapılıyor. Deprem sonrası çalışmalar çok uzun zaman alır. Sadece bir şeyler yaptık, vatandaşları eve kavuşturduk deyip bütçeden önemli miktarda paranın gelişigüzel harcanması doğru değil görüşünü benimsiyorum.

‘MESLEK ODALARININ DENETİMİ ORTADAN KALDIRILDI’

Bu felaketlerin bir nedeni de gelişigüzel zemin etüt raporlarının yapılmasıdır. Mühendisler odasının yetkilerinin elinden alınması, yetkisiz bırakılması, inşaat mühendislerini, jeoloji mühendislerini tüm meslek odalarının zemin raporlarında, inşaat raporlarında yetkisiz bırakılması… Ben mesleğe başladığımda bir jeolog olarak meslek odasına kayıt olmak şarttı ama bugün gelinen noktada meslek odaları feshedilmiş durumda, yetkileri elinde alınmış temsili bir görevleri var. Halbuki denetim açısından devletin yanında meslek odaları da tamamlayıcı bir denetim yapıyordu, bu denetim ortadan kaldırıldı. Umarım bu depremden sonra meslek odalarına eski yetkileri verilir ve yapılan tüm zemin etüt çalışmaları, jeolojik, jeofizik çalışmalar daha düzenli, kontrollü, verimli bir hale getirilir. Tüm dünyada olduğu gibi meslek odaları sadece meslektaşlarının sosyal ve ekonomik haklarını korumak değil tüm vatandaşların haklarını korumakla görevlidir.”

NACİ GÖRÜR DE UYARMIŞTI

Yer bilimci, Prof. Dr. Naci Görür de dün sosyal medya hesabından “Deprem bölgesinde artçı depremlerin yoğun olduğu bu zaman diliminde inşaatlarda beton dökmek son derece sakıncalıdır. Beton pirizlenme süresinde ciddi çatlak ve tahribat alabilir ve görevini göremez hale gelebilir” uyarısı yapmıştı.